Kürt/Kürdistan meselesi, son 100 yıldan beri, sürgün, katliam ve soykırımlarla yani silah ve zorla çözümlenemedi, çözümlenemez de! Bir an evvel onca canın katledilmesine ve kadim kentlerimizin yıkılmasına, yol açan operasyonlara son verilerek siyasal çözüme dönülmeli.

***

ÖSP’nin ÇAĞRISI; savaş ve yıkıma son, siyasal çözüme dönülsün!

Türk devlet ve hükümeti, aylardır halkımıza açılan savaşla, kentlerimizin yakılıp yıkılmasıyla, aralıksız gözaltı ve tutuklamalarla, kaldırılan milletvekili dokunulmazlığıyla siyaset alanını daraltıyor. “Silahı bırak gel siyaset yap” söylemine karşın pratikte tam tersine silahı teşvik ediyor. Çünkü Türk devletinin, Kuzey Kürdistan’da algıladığı tehdit; esas olarak silah değil, milyonlarla buluşmuş sivil demokratik siyasettir.

Aylardır halkımız, demokratik meşru eylem için meydanlara çağrıldığında bu çağrıya geniş kitleler halinde yanıt vermemesinin esas sebeplerinden biri sokakların terörize edilmesidir. Sokakların terörize edilmesi, başkanlık yolunda erken seçim hesabı yapan Erdoğan ve AKP’nin planı!

Bu durumda “görüyorsunuz devlet silahlı mücadeleden başka alan bırakmıyor” denilemez, hele hele son aylarda geliştirilen bomba yüklü araçlı saldırılar kabul edilemez; çünkü:

I – Öncelikle, klasik gerilla savaşını aşan Ankara, Bursa, Amed, İstanbul’da .. gerçekleştirilen bombalı araç eylemlerinde “at iziyle it izi birbirine karışıyor!” Derin devlet odaklarının, ortamı daha da karıştırmak için planlı-amaçlı faaliyet içerisinde oldukları açık.

Devletin son bir yıldan beri modern savaş araçlarıyla ve özel harp yöntemleriyle halkımıza saldırması, kentlerimizi yakıp yıkması da PKK’nin bu tür eylemlerle cevap vermesine gerekçe olmamalı. Devletin vahşeti, ulusal kurtuluş hareketi olarak PKK’nin bu tür eylemlerinin gerekçesi olmamalı. Türk devleti, tam da uluslararası hukuk normları açısından 80. sıralara gerilemişken, PKK bu tür eylemlerden uzak durmalı.

II – Kentlerde bomba yüklü araçlarla yapılan saldırıların, halkımızın özgürlük davasına, halklarımızın dayanışmasına zarar verdiği; devletin aylardır dehşet saçan saldırılarını ve bodrumlardaki vahşetini halk nezdinde gölgeleyebileceği; AKP’nin bu tür eylemleri kendi vahşetini perdelemenin araçları olarak iç ve dış kamuoyunda kullanabileceği;

III – Tam da BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Z. R. el Hüseyin’in, Kürdistan’da “işkence, keyfi gözaltı, sivillere ait binaların orantısız tahribinin” yapıldığını açıkladığı; Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Cizre, Sur gibi kentlerdeki operasyonlarda insan hakları ihlalleri yaptığı, “çeşitli güvenilir kaynaklardan gelen bilgilerle ortaya çıkan tablo son derece endişe verici” diyerek operasyonları resmi kanallardan eleştirmeye başladığı; Türk yetkililerini operasyonları yaparken, “insan haklarına, işkence, yargısız infaz, orantısız öldürücü şiddet ve keyfi gözaltı eylemlerini yasaklayan uluslararası hukuka saygı göstermeye” çağırdığı;

IV – BM’nin bu çıkışının Kürt hareketine özelde de PKK’ye, devlet terörü karşısında propaganda yapma alanını genişlettiği süreçte, bu tür saldırıların BM çıkışını olumsuz etkileyebileceği hatta devletin karşı propaganda yapmasına ciddi alan açabileceği açıkken…. Pratiğin gereklerini yerine getirmede sokağı iyi okuyabilen PKK’yi olup bitenlerden sonra kentlerde araç yüklü bombalama eylemlerine son vermeye çağırıyoruz!

Güney’de bağımsızlık, Rojava’da federasyon Kürt siyasetinin öncelikli hedefleri arasında ise Kuzey’de sivil demokratik siyasette ısrar edilmeli! Israr edildiğinde devlet, özelde de Erdoğan ve AKP taktiği ters tepecek, yüz binlerin sokaklara akmasının yolu yeniden açılacak.

Devlete ve AKP hükümetine çağrımız ise; Kürt/Kürdistan meselesi, son 100 yıldan beri, sürgün, katliam ve soykırımlarla yani silah ve zorla çözümlenemedi, çözümlenemez de! Bir an evvel onca canın katledilmesine ve kadim kentlerimizin yıkılmasına, yol açan operasyonlara son verilerek siyasal çözüme dönülmeli.

 

12 Haziran 2016

Özgürlük ve Sosyalizm Partisi (ÖSP)

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir