“Ben sizin hilelerinizle baş edemedim bu bana dert oldu, ben de sizin karşınızda diz çökmedim bu da size dert olsun.”

Seyit Rıza ve dava yoldaşlarını idamlarının 81. yılında saygıyla anıyoruz! O en zor günde düşmanın önünde diz çökmedi! Onun torunlarının da Seyit Rıza’yı asla ve asla mahcup etmeyeceklerine inanıyoruz! İşte bağımsızlığa giden Güney Kürdistan ve federasyonlaşan Rojava Kürdistan’ı bunun ilk adımıdır!

Kurulduğu günden itibaren halkımızın ulusal varlığını hedef alan Türk devleti, bugüne kadar birçok Kürt direniş ve isyanını bastırmak için kanlı katliamlara girişti, bunu halen farklı alan ve araçlarla devam ettiriyor. Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte ırkçı-tekçi ulus devlet yaratmanın önündeki “çıbanbaşı” olarak tarif edilen özerk Dersim kalmıştı. Dersim Kürt olduğu gibi aynı zamanda Kızılbaş Alevilerin ağırlıkta olduğu bir coğrafyaydı. Yani Türk devletinin kuruluş projesi olan Türk-İslam sentezi anlayışına temelden zıt iki unsuru barındırıyordu.

Kemalist iktidar, Kürt önderlerimize “barış görüşmesi” için yaptığı çağrı bir oyundan ibaretti, zira ama barış değil tuzak kurup yakalamaktı. Seyit Rıza ve 72 yol arkadaşı devlet temsilcileriyle görüşmeye giderken tutuklandılar. Amaç belliydi bunun için hiçbir hukuki süreç işletilmeden haklarında hüküm verildi. Seyit Rıza, 1937 yılının 15 Kasım günü sabaha karşı Elazığ’da Buğday Meydanı’nda idam edildi. Son isteği olarak oğlundan önce asılmayı istedi ancak sömürgeci rejimin temsilcileri idama giden bir insanın son isteğini dahi kabul etmeyecek kadar insanlıktan nasibini almamışlardı.

Türk ırkçı şoven rejimi, sadece Seyit Rıza ve yoldaşlarını değil kısa sürede Dersim soykırımı olarak tarihe geçen ve 90.000 civarında kadın-yaşlı-çocuk-genç insanımız kimyasallarla, bombardımanlarla, süngülerle katledildi.

Türk rejiminin değişen iktidarları onca “demokrasi, insan hakları, laiklik” iddialarına karşı Rızaların mezarlarının yerini bile ailelerine bildirmeyecek kadar ırkçı ve ölüden korkar haldeler. Mezar yerinin gösterilmesi için ailesinin açtığı dava “art niyetlilik” olarak değerlendiriliyor, Mecliste verilen önerge reddediliyor. Mezarlardan korkan, düşman da olsa mezarına saygı duyup ailesine teslim etmeyen rejimin geleceği yok. Mezarlara saygı duymayan bir siyaset kadrosu demokrat olmak bir yana insan bile olamaz!

Seyit Rıza ve yol arkadaşları haklı bir davanın neferiydiler, bizlere onurlu bir miras bıraktılar. Direniş tarihimize bıraktıkları bayrak bugün milyonlarca Kürdün, Alevinin, devrimcinin elinde!

Onları unutmadık, unutmayacağız, kavgamızda yaşatacağız!

 

15.11.2018

Özgürlük ve Sosyalizm Partisi

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir