29 Haziran 1925’te 47 yol arkadaşıyla birlikte idam edilen Şeyh Said’i saygı ve sevgiyle anıyoruz! Onları idam eden ırkçı, sömürgeci zihniyeti ve siyasetini lanetliyor, her zaman içinde lanetleyeceğiz!
Şeyh Said’in mezar yerinin açıklanması istemiyle içişleri bakanlığı aleyhine açılan dava sonuçlandı. İçişleri bakanlığı Ankara 5’inci idare mahkemesine gönderdiği savunma da “husumetli taraf kendileri olmadığını, bu nedenle yürütmenin durdurulması isteminin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek, idari işlemin yürütülmesinin durdurulması isteminin reddini” istemişti. Ankara 5’inci İdare Mahkemesi 22 Haziran 2023 tarihindeki duruşmada içişleri bakanlığının “mezar yerlerine ait arşiv kaydının bulunmadığı” yönünde verdiği beyanları esas alarak davanın reddine karar verdi.
Görmeyen veya bilmeyende işgalci, sömürgeci devletin “hukuka” özenle bağlı olduğunu sanır!
Oysa bu sömürgeci devlet, burjuva hukuku açısından bile, hukuki dayanaktan yoksun bir kararla 98 yıl önce Şeyh Said ve 47 yoldaşını idam etmişti! Haklarında mahkeme daha idam kararı bile vermeden Diyarbakır’daki Dağkapı Meydanı’nda idam sehpalarının kurulması, idamın önceden kararlaştırıldığı gibi, mahkeme ile sonuçlarının kendisi hukuki dayanaktan yoksun olduğunun kanıtıdır! 98 yıldır da hukuki dayanaktan yoksun bir şekilde mezar yerlerini hala gizlemektedir.
Söz konusu olan öteki ve inkâr edilen olunca sömürgeci rejimlerce yapılan ve yapılacak olanların hiçbiri normal şeyler olmayacağı açıktır. Kürt/Kürdistan karşıtlığı ve ‘bölünürüm’ sendromuna dayalı korku 100 yıldır devam ettiği içindir ki mezar yerlerini bile açıklamaktan imtina etmektedir! Sadece Şeyh Said değil, Kürdistan özgürlük mücadelesinin onlarca politik önderinin mezar yeri bu nedenle açıklanmamaktadır.
Bu açıkça Kürde düşman hukukuyla davranmanın kendisi olmasına rağmen içişleri bakanlığının mahkemeye gönderdiği gerekçeli savunmada “husumetli taraf kendileri olmadığını” beyan etmesi akla ziyan bir durumdur.
Çünkü husumet demek “bir hukuk terimi olarak açılan bir davada davacı ile davalının mahkeme huzurundaki hukukî konum ve sıfatını, davaya taraf olma ehliyetini ifade”sidir. Bu davada taraf oldukları gerekçesiyle mezar yerlerinin açıklanması istemiyle dava açan Şeyh Said’in torunu ve ilgili kişiler karşısında içişleri bakanlığı bu davada “husumetli” değilse kimdir o zaman? Şeyh Said ve 47 arkadaşını gayrı hukuki bir şekilde asma kararı veren “husumetli” kimdir o zaman? Tek kelimeyle, bütün kurum ve kuruluşlarıyla sömürgeci devlettir!
21 yıllık iktidarıyla artık her şeyiyle rejime egemen olan, bu sömürgeci rejimin bir parçası olan Erdoğan’a çağrımızdır;
Şeyh Said ve arkadaşlarında olduğu gibi bugüne kadar mezar yerleri açıklanmayanların mezar yerlerini ailelerine bir an önce bildirin, idam kararını veren İstiklal Mahkemeleri tutanaklarını ve arşiv kayıtlarının erişime açılmasını gerçekleştirerek ölüye gereken saygı yönünde bu adımları artık atın!
İnsan aklıyla dalga geçercesine ölülere bile saygısı olmayan bu hukuk anlayışını ve uygulamaları şiddetle reddediyoruz! Kürt halkının, ağır baskı ve saldırılara boyun eğmediğini, eğmeyeceğini artık bilin!
Kürdistan Komünist Partisi – KKP