madımak katliamı
Tam 30 yıldır Sivas Madımak Oteli’nde yüreğimize düşen ateşin acısı yanmaya devam ediyor. 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas Madımak katliamında yitirdiğimiz 33 insanımızın acısı geride kalanların içini ilk günkü gibi yakmaktadır. Katliamda hayatını kaybedenlerin önünde saygıyla eğiliyoruz! Yakılarak katledilen devrimci, sosyalist, yurtsever, sanatçı, aydın ve ilerici insanlarımızı asla unutmayacağız!

Tam 30 yıldır Sivas Madımak Oteli’nde yüreğimize düşen ateşin acısı yanmaya devam ediyor. 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas Madımak katliamında yitirdiğimiz 33 insanımızın acısı geride kalanların içini ilk günkü gibi yakmaktadır. Katliamda hayatını kaybedenlerin önünde saygıyla eğiliyoruz! Yakılarak katledilen devrimci, sosyalist, yurtsever, sanatçı, aydın ve ilerici insanlarımızı asla unutmayacağız!

Dönemin Sivas Valisi Ahmet Karabilgin’in özel davetlisi olarak ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği tarafından organize edilen festivale çoğunluğu Alevi olan pek çok sanatçı, aydın, yazar ve fikir insanı Sivas’a gelir.

 Gelenler arasında bulunan ve Aziz Nesin’e ait olduğu söylenen “Bin yıllık Kur’an’a neden inanayım? Bu yüzden Müslüman değilim” sözünün, şenlik öncesi, gerici kimi gazetelerde kasıtlı olarak manşetlere çıkarılması nedeniyle gerilim tırmandırılır. Bu gerilimin ardından konukların yer aldığı Madımak Oteli etrafında toplanan bindirilmiş katliamcı kıtalar “Allahu Ekber” sloganları eşliğinde oteli ateşe vererek 33 değerli insanı katlettiler.

Katliamdan yaralı olarak sağ çıkan Aziz Nesin, olaylardan sonra yaptığı basın açıklamasında “İyi-kötü, yanlış yapıyor-doğru yapıyor ama devlet var. Elbette bunu önleyecekler, diye düşünüyordum. Yanılmışım” demişti. Haklıydı, çünkü bu Katliam Özel Harp Dairesi tarafından planlanmıştı. Tıpkı 6-7 Eylül ve Maraş katliamlarında olduğu gibi. Yine bu davada da yargılama süreci adım adım zaman aşımına uğratılarak 2014 yılında kapatılması bunun açık ispatıdır.

Olayın arkasında, kurum ve kuruluşlarıyla devletin olduğu bariz bir şekilde ispatlanan Sivas Madımak Katliamı’nın 30. yıldönümünde, katliamda sorumluluğu olan bütün kesimleri bir kez daha şiddetle lanetliyoruz!

Erdoğan’ın başbakanken 2014’te, cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde  “Kılıçdaroğlu, sen kendin Alevi olabilirsin. Ben sana saygı duyarım. Bundan da çekinme, korkma. Bunu da rahat rahat söyle. Ben de Sünni’yim, ben de bunu rahat rahat söylüyorum. Bundan çekinmeye gerek yok” sözü birçok şeyi apaçık ortaya koymaktadır! Bu sözün edilmesinin zihin dünyasının arkasındaki asıl gerçek nedir? Bir inanca veya etnik kimliğe mensup olandan/olanlardan neden korkmadan bunun ifade edilmesi istensin? Kendilerini korkmadan ifade edilmesi istenilenler Madımak, Maraş, Çorum vb. yerlerde neden yakılarak, öldürücü silahlarla katledildiler? Hala neden evleri, işyerleri kırmızı boyalarla işaretleniyor?

Oysa rejimin, başta Kürtlere ve Alevilere olmak üzere bütün ötekilere dönük ırkçılığı köpürttüğü, köpürtmeye devam ettiğinin sayısız örneklerini yaşayarak deneyimledik!   

Esasında Madımak ve benzeri katliamlarla, devletin özel olarak devam eden “mesajını” her seferde hatırlatması amacıyla planladığı açıktır. Bu mesaj, etnik ve inanç anlamında egemen olan zihniyetin, başta Kürt ve Alevi halkımız olmak üzere öteki gördüklerine; “mevcut durumda kalın” ideolojik yaklaşımının kendisidir. Şiddetle reddediyor, her zaman içinde reddetmeye devam edeceğiz! Bu ideolojik yaklaşıma karşı kesintisiz olarak mücadelemizi sürdüreceğiz!

Sivas ve benzeri katliamlara karşı halkımızı, halklarımızı ve tüm ötekileri katil rejime karşı örgütlü mücadeleye çağırıyoruz.

Kürdistan Komünist Partisi – KKP

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir