4 Eylül, Namık Duruk yoldaşın aramızdan ayrılışının birinci yıldönümü. Pazar günü saat 4’te değerli ailesi, dostları ve yoldaşları olarak Namık Duruk ile buluştuk. Mezarı tam da Namık yoldaşa ve felsefesine uygun yapılmıştı. Emeği geçen herkese teşekkürler.
Namık Duruk da tıpkı Devrimci Ali (Ali Uçar), Celal Özcan… ve halen yaşayan Mirali Göktaş gibi Kürdistan komünist hareketinin çınarlarından biriydi.
Yaşamının son anına kadar tam bir dava adamı, tam bir parti militanı olarak davranan Namık yoldaşın huzurundaydık. Apê Namık, sorunlardan kaçarak yorulan birisi değildi, sorun ne kadar ağır olursa olsun onu göğüsleyen dahası sorunları kovalayarak yorulan yaşlı bir militan delikanlıydı. Yaşamını yitirirken parti görevinin başında görev şehidi olarak aramızdan ayrıldı.
Namık yoldaş, ideolojik politik görüşlerine uygun yaşadı, asla rüzgara göre yön değiştirmedi. O, son ana kadar davasıyla, görüşleriyle barışık yaşadı.
Apê Namık, Kürdistanlı bir komünist olarak, halkının ulusal özgürlük ve sosyalizm mücadelesinin neferi olduğu kadar gerçek bir enternasyonalist idi. O Bitlis’ten çıkıp Kürdistan davasını yaşamı boyunca savunan enternasyonalizm sevdalısıydı. Kürdistan’dan dünya’ya, dünya’dan Kürdistan bakabilen bir emekçi entelektüeliydi. Okuma yazmayı sonradan öğrenmiş ama geniş kütüphanesi olan bir komünist çınardı.
Apê Namık’ın üç bayrağı vardı; Kürdistan bayrağı, partisi ÖSP bayrağı ve enternasyonalizmin bayrağı kızıl bayrak. Birisini yani ÖSP bayrağını mezarının başına götürdük ama söz diğer ikisini de gelecek yıl mezarının başına dikeceğiz.
Namık yoldaşın bana hep “Sinan geç tanıştık be yoldaş keşke daha Bitlis’te genç yaşlarda yola koyulurken tanışsaydık Kürdistanlı komünistlerle” demesi kadar O’nun aramızdan erken ayrılması da o kadar doğrudur. Aramızdan erken ayrıldı.
Namık yoldaşı daima sevgiyle, saygıyla anacağız.
Dava arkadaşı Sinan Çiftyürek
04.09.2016