Ak Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekonomi politikaları nedeniyle vatandaşın alım gücü tarihin en dip seviyesine düşerken enflasyon, işsizlik ve faiz ise rekor seviyede arttı. Bu politikalar sadece hükümetin beceriksizliği, cahil ekonomi politikaları ile açıklanamaz. Bilakis hükümet bu tabloyu bilerek ve isteyerek hayata geçirdi. Bu politikalarla başta yandaş olmak üzere sermaye grupları zenginliklerine zenginlik katarken emekçiler daha da yoksullaştı. Kriz neden işverenleri vurmuyor da sadece emekçileri, yoksulları vuruyor? Mesela, 2016’da 534 dolar olan asgari ücret şimdi 390 dolarlar seviyesinde. Aradaki 144 dolar nereye gitti? Kriz nedeniyle bu 144 dolar buharlaştıysa Limak’ın, Kalyon’un, Koç’un sermayesi neden buharlaşmıyor? İşte emekçinin lokmasından çalınanlar bu sermaye gruplarının ceplerini doldurdu, dolduruyor. Tabanda açlık ve yoksulluk büyüyorken, tepede yani devlet-mafya-siyaset üçgeninde ise mülkiyet hırsızlığı, rüşvet ve mülkiyetin el değiştirmesi sürerken 66 milyon işçi-işsiz-emekçinin 16 milyonu açlık sınırının altında, 50 milyonu ise yoksulluk sınırının altında yaşıyor.
Daha somut söylersek: Bankaların 2023 Ocak-Mayıs döneminde net kârı geçen yıl aynı döneme göre yüzde 44 artışla 190,3 milyar liraya çıktı. Ekonomik kriz nedeniyle yoksul emekçilerin geliri düşüyor ama her ne hikmetse bankaların karı katlanarak artıyor? İşte bu nedenle kriz bahane, amaç yoksulların sırtından sermayeye sermaye katmak. Tek kelime ile hırsızlık!
Bu hırsızlığın (sermaye aktarımının) en somut hali Kur Korumalı Mevduat uygulaması ile ortaya çıkmıştır. Bu uygulamanın özeti halkın cebinden zenginlere sermaye aktarımıdır. Zenginlere aktarılan bu para Merkez Bankası’dan aktarılıyor, yani halkın parasından. Zenginlerin refahı için yoksulun cebindeki paraya göz diken iktidar yoksulun alım gücünü iyileştirmeye dönük ise hiçbir adım atmıyor.
Döviz yükselir zengin zenginleşir, emekçi yoksullaşır!
Enflasyon yükselir zengin yine zenginleşir, emekçi yine yoksullaşır!
Faiz düşer zengin yine zenginleşir, emekçi yine yoksullaşır!
Faiz yükselir zengin yine zenginleşir, emekçi yine yoksullaşır!
Her kapı onlara yani sermayeye ve onların iktidarına çıkıyor.
İktidar TÜİK marifetiyle toz pembe bir tablo çizerek ekonomi büyüyor diyor. Oysaki emekçi halkın geliri büyümüyor. Büyüyen enflasyon, faiz, döviz, zamlar, yoksullaşma ve zenginlerdir. İktidarın 2016’dan beri uyguladığı ekonomi politika sonucunda çocuğuna harçlık veremeyen, beslenmesini sağlayamayan ebeveynler arasında her geçen gün intihar vakaları artıyor. Buradan işçi, işsiz emekçi halkımıza sesleniyoruz: Öfkenizi kendinize değil bu tablodan sorumlu olan iktidara yöneltin! Örgütlenelim, hakkınız, hakkımız olanı alalım.
Kürdistan’da tablo daha da ağırlaşıyor
Başta Diyarbakır olmak üzere Kürdistan’da tekstil sanayi büyürken işçinin, işsizin sorunları da her geçen gün büyüyor.
İşveren tazminat ödememek ve teşvik priminden yararlanmak için 1 yıl dolmadan işçi çıkarıp İŞKUR üzerinden yeni işçi alıyor. İlk 4 ay sigorta yapmıyor. Asgari ücretin altında işçi çalıştırıyorlar. Yemek-servis-mesai saatleri sorunları var. Sendikalaşan işçileri işten çıkarıyorlar.
Kürdistan’da devletin hak ve özgürlüklere dönük baskısına geçim sıkıntısı da eklenince intihar vakalarında ciddi artışlar görülüyor. Genç işsizlik ve çocuk işçiliği Türkiye ortalamasının neredeyse 10 katı. Van, Hakkari ve Şırnak’taki sınır kapıları üzerinden yapılan ticaret önündeki engeller buralarda yaşayan halkın yaşamını daha de çekilmez hale getiriyor. Bu durum aynı zamanda ekonomik göçü de arttırmaktadır. Geçinemeyen halkımız özellikle gençler başta Kanada olmak üzere batı devletlerine göç ediyor.
Kürdistan’da halkımıza dönük ulusal, siyasi, kültürel ayrımcılığın yanında ekonomik ayrımcılık da uygulanmaktadır. Harita üzerinde her türden ekonomik verileri karşılaştırdığımızda dibe vuran verileriyle Kürdistan haritasının çok bariz bir şekilde ortaya çıktığını görüyoruz. Kürdistan’da halkımızın ulusal özgürlük sorunu kadar bir diğer önemli sorunu da geçim sıkıntısıdır. Herkes gibi Kürdün de iş, aş, ekmek sorunu var. İşte bu nedenle emekçi halkımızı hem ulusal özgürlük mücadelesini hem de sınıf mücadelesini vermek için partimiz KKP saflarında mücadeleye çağırıyoruz.
Asgari ücret olağan ücret haline getirildi
Bu bülten hazırlanırken asgari ücret görüşmelerinin 2.si yapıldı. Görüşmeler öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan “işverenlerimizi sıkıntıya sokmayacak bir artış yapacağız” dedi. Saçma ekonomik politikalarla işverenleri daha zengin edip işçileri yoksullaştıran bir cumhurbaşkanı oy aldığı çoğunluğun (işçilerin) değil de patronların refahını düşünmektedir.
Yine Ak Parti’nin uyguladığı ekonomi politika nedeniyle tüm çalışanların %60’ı asgari ücretle çalışmakta. Batı ve Doğu Avrupa ortalaması %10’ların altında kalırken Türkiye ve Kürdistan’da bu oran %60. Asgari ücret en az ücret dilimi olması nedeniyle olağan dışı ücret kategorisine girmektedir. Olağan yani normal ücret ise asgari ücretin üzerindeki ortalama ücretlerdir. İşte bu nedenle diyoruz ki AK Parti en çok oyunu aldığı kitleyi yani işçileri ve emeklileri açlığa mahkum etti.
Enflasyon oranı %130 olan bir ülkede asgari ücrete ne kadar çok zam yapsanız da sorun çözülmeyecektir. Sorunun çözümü; enflasyonu düşürecek ekonomi politikalar, asgari ücreti normal ücret konumundan çıkaracak adımlardan geçmektedir ama bu adımları sermayeden yana olan bir iktidardan beklemek hayalden başka bir şey değildir. Bu nedenle kurtuluş ve refah yine işçinin kendi elindedir. Sokakta, fabrikada, iş yerinde örgütlenip Toplu İş Sözleşmesi’ni (TİS) devlete ve işverene dayatacağız, dayatacağız ki insanca yaşayabileceğimiz yaşamı kazanalım.
İş kazası değil cinayet, katliam!
Yine AK Parti iktidarında olağan hale gelen başka bir konu iş cinayetleridir. Ak Parti iktidarının başladığı 2002 yılından beridir çalışırken hayatını kaybeden işçi sayısı 30 bini geçmiştir. Bu sayı her yıl için ortalama 1400 işçiyi geçmektedir. İşte terörün, katliamın en büyüğü budur. Adeta iş cinayetleri rejimi! Bu ölümlerden sorumlu olan siyasi iktidardır. Çünkü Ak Parti iktidara gelir gelmez çıkarttığı 4857 sayılı İş Kanunu ile taşeron çalıştırma başta olmak üzere esnek ve güvencesiz çalıştırma yasal hale getirildi ve kiralık işçilik, özel istihdam büroları içerikli kölelik yasası ile bütün işlerde güvence tamamen ortadan kaldırıldı. Gelinen noktada Türkiye ve Kürdistan sermaye için bir cennet haline getirildi.
- İktidarın müsebbibi olduğu krizi bahane ederek, emekçileri yoksullaştırma yoluyla sermayenin sermayesine servet katma politikasına karşı,
- Kürdistan’da Kürde uygulanan ekonomik ayrımcılığa dur diyebilmek için,
- Asgari ücreti geçim ücreti olmaktan çıkarmak ve Toplu İş Sözleşmesi’nin önündeki engelleri kaldırabilmek için,
- Çalışırken ölmemek için,
- İşverenin ve siyasi iktidarın yanında duran sendikaları başımızdan defetmek için,
İşçileri, emekçileri, işsizleri KKP saflarında örgütlü mücadeleye çağırıyoruz.
Kürdistan Komünist Partisi Bülteni / Sayı: 3 / 20.12.2023
bulten3-web