Sivil çetelerin yapacakları eylemlerine “cezai sorumsuzluk” getirmek; yıllar önce yırtılıp atılan tek tip elbise dayatmasını tutuklulara dayatmak ve taşeron işçisine kadro aldatmacası başta olmak üzere birçok sorun aynı KHK ile halklara dayatıldı. Öncelikle;

I – 696 sayılı KHK ile Olağanüstü hal uygulanmasına ilişkin 8 Kasım 2016’da çıkarılan yasanın 37. Maddesine eklenen; “Resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına veya resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın 15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden kişiler hakkında da birinci fıkra hükümleri uygulanır” deniyor”! Adı geçen birinci fıkra da ise:

15/07/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında karar alan, karar veya tedbirleri icra eden, her türlü adli ve idari önlemler kapsamında görev alan kişiler ile olağanüstü hal süresince yayımlanan kanun hükmünde kararnameler kapsamında karar alan ve görevleri yerine getiren kişilerin bu karar, görev ve fiilleri nedeniyle hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluğu doğmaz” deniliyordu.

Görülüyor ki hedef alınan sadece 15 Temmuz darbesine kalkışanlar değil yanı sıra “terör eylemleri ve bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması” genellemesi ile tüm hükümet ve rejim muhalifi toplumsal hareketler hedefe konuyor. Yani başta sadece resmi sıfatı bulunan kamu görevlilerinin (hakim, savcı, polis ve asker) icraatları hakkında “cezai sorumluluk doğmaz” denilirken, şimdi “resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına veya resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın” denilerek sivil vatandaş da buna dahil ediliyor. Böylece 2014’te AKP Genel Başkanı olarak, “Esnaf gerektiğinde asayişi sağlayan, polistir, askerdir” diyen Erdoğan bugün bunun pratikleşmesinin önünü açan KHK’ya imza koydu.

Yargı zaten büyük oranda yandaş yargı kurumu haline getirilmişti; Millet Meclisi, hakeza başkanlık sistemine geçmekle esas görevi olan yasama organı olmaktan çıkartılmıştı; şimdi bu son KHK ile artık bir bütün olarak devlet de hukuk devleti daha doğrusu devlet, devlet olmaktan çıkartılıyor. Yandaş vatandaş her şeyin karar mercii haline getiriliyor ki bu adım İtalya’da Benito Mussolini’nin kurucusu olduğu yarı askeri örgüt Kara Gömleklileri akla getiriyor. Devlet, zaten Doğu despotizminin İslami versiyonu çizgisinde polis devleti haline getirilerek militaristleştirilmişti, bununla da yetinmeyen AKP şimdi toplumu da militaristleştiriliyor!

Böylece, sokakta demokratik eylem yapan, hak talep eden muhalif gruplara “terörist gruplardı devlet aleyhinde slogan atıyorlardı” deyip saldıracak olan SADAT’lar veya Halk Özel Hareketi (HÖH) türü yarı askeri yapılanmaların yani her türlü sivil faşist çetelerin (sivil zinde kuvvetlerin) halklara, devrimcilere, muhaliflere saldırmalarının önü açılıyor. Hem öyle ki ne yaparlarsa yapsınlar yaptıkları nedeniyle “cezai sorumsuzluk” getiriliyor!

Başbakan Yıldırım, ilk ilan edildiğinde “OHAL vatandaşa karşı değil devlete karşı uygulanacak” demişti ancak yaşanarak görüldü ki; geçen sürede başta Kürt halkına karşı olmak üzere tüm ağırlığıyla devletin OHAL ile vatandaşın üzerine gitmesi yetmedi ki AKP şimdi zinde kuvvetleri de devletin asker ve polisinin yanında vatandaşın üzerine salıyor!

Yine görüldü ki; AKP hükümeti, FETÖ yapılanması üzerinden eleştirdiği “paralel devlet yapılanmasını” kendisi adım adım kuruyor ve son KHK ile bunu pekiştiriyor. Bir süreden beri güç kaybeden AKP hükümeti tüm bunlarla uygun adım marş faşizme gidiyor!

II – Cezaevlerinde tek tip elbise dayatmasını, tutuklu ve hükümlüler kabul etmeyeceklerdir!

Bir FETÖ tutuklusu “Hero” yani kahraman yazılı bir tişört giyip mahkemeye geldi diye Erdoğan’ın anında “tek tip giydirilmek için hazırlıklar yapılmalı” talimatını verdiği biliniyor. Adalet Bakanı Gül, “Cumhurbaşkanımız dün söylediler, bu hainlere bu FETÖ’cü hainlere de yine milletimizin beklentisi doğrultusunda bir düzenleme yapılmış ve bunlara da yine duruşmaya gelirken badem renginde bir elbisenin giyilmesi yönünde bir düzenleme yapılmıştır” diyerek tek tip elbisenin Erdoğan’ın direktifi olduğunu doğrular.

Kürdistan ve Türkiyeli tutsaklar tek tip elbiseye yabancı değiller, daha önce de denenmiş ve ağır bedellere mal olsa da yırtılıp atılmıştı. Şimdi yeni KHK ile AKP tutuklu ve hükümlülere tek tip elbiseyi dayatırken FETÖ tutukluları bahane esas hedef devrimci-yurtsever tutuklular olduğu açıktır.

III – AKP’nin büyük bir gürültü kopartarak KHK ile “taşeron işçilere kadro verildiği” meselesine gelince; toplam 2 milyona yakın taşeron işçisinden sadece 450 binine verileceği açıklandı! Ayrıca bu 450 binin kadroya alınması da sınavla olacağı açıklandı! Yani tam bir aldatmaca ve fiyasko. Toplam taşeron işçisinin ancak %25’i olan 450 bini alınacak ve onları da sınava tutarak içlerinden yandaşlarını seçip alacaklardır!

Sonuç olarak; halklarımızı OHAL aracılığıyla uygulanan bu dizginsiz saldırganlığa karşı kenetlenerek karşı koymaya; devrimci tutsakların direnişlerine sahip çıkmaya; işçi sınıfımızı AKP hükümetinin “taşeron işçileri kadroya alıyoruz” aldatmacasına karşı mücadele etmeye; halkları, vicdan ve onur sahibi herkesi bu faşizan adımlara karşı durmaya çağırıyoruz.  26.12.2017

Özgürlük ve Sosyalizm Partisi

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir