2016-2017 “eğitim- öğretim” dönemi 19 Eylül’de başladı.Türkiye ve ülkemizde  yakın siyasal ve toplumsal gelişmeler  göz önüne alınıp değerlendirildiğinde sistemin yapısal kriz döngülerinin eğitim-öğretim sürecine de bir izdüşümü olacağı aşikardır. Mevcut kapitalist sistem ve onun faşist iktidarı, hayatın tüm alanlarında  olduğu gibi eğitim alanında da bakış açısını kar/kazanç temel itkisine göre şekillendiriyor.  

  

Etik-bilimsel eğitim; Evren /doğada varolan etkileşimlerin öğrenilmesi, elde edilen verilerin insanlığın ve yaşayan tüm canlıların doğal uyumunun çıkarına kullanılması, doğanın cömertçe bahşettiği nimetleri  dengeli ve idareli kullanmayı ve bunun sonucunda insanların sağlıklı, huzurlu ve özgür bir yaşama kavuşması iken; gerici burjuva zihniyet ilköğretim aşamasından başlayarak, eğitim-öğretim aşamalarında öğrencileri, öğretmenleri ve okul yönetimlerini gelecekte sömürü düzenine hizmet edecek bir formda donatıyor.

 

Eğitimin tüm aşamalarında öğrencilere bireyselliği aşılayarak, sosyal çevresine karşı sorumsuz, bananeci bir kuşak yetiştirirken; itaat etmeyi dayatarak sorgulamayan, üretmeyen, özgür düşünemeyen ezber bir insan tipi yetiştiriyor.

Eğitim paralı hale getirilerek milyarlarca lira kazanç sağlanan bir sektör haline getirilirken, bu alanda özelleştirme derinleştirilmekte; özel okullara verilen devlet teşvikleri, sağlanan teknik donanım ve bedava arazi tahsisleri ile bu okullar ayrıcalıklı hale getirilmiş-getiriliyor. Buna karşılık devlet okullarında ise bütçeden neredeyse hiçbir ödenek ayrılmadan tüm masraflar öğrenci velilerinin omuzuna yükleniyor. Bu da okullar arasında eğitim seviyesinde derin bir eşitsizlik yaratırken, öğrenciler arasında da adil olmayan, haksız bir yarışa yol açıyor. Kısacası parası olan eğitimi tüm olanaklarından faydalanırken, parası olmayan ise kaderine boyun eğiyor.

 

Bölgeler arası eşitsizlik eğitim alanında da en çıplak haliyle kendini gösteriyor. Özellikle Kürdistan’daki okullarda zorunlu teknik ve bilimsel altyapı donanımları yok denecek düzeyde bir seyir izlerken, öğrenciler üstüne üstlük asker-polis şiddetinin altında aidiyet hissetmedikleri  bir dilde şoven eğitime maruz bırakılıyor. Popüler tüketim kültürüyle harmanlanmış türkiyedeki şoven eğitim, dün olduğu gibi bugün de  halkımızın yetişen yeni nesline  zorla enjekte edilmeye çalışılıyor.  Halkımızın anadili olan Kürtçenin unutturulması, ortadan kaldırılması ya da özkültürel bağlarından koparılması için ellerindeki tüm imkanları seferber etmektedirler.

 

Zor hayat şartları altında aileden kopmuş sokak çocukları uyuşturucu, alkol, sigara vb. bağımlısı olurlarken, ahlak ve sevgi değerlerinden nasibini almamış dahası kamu kurumlarında ‘mevki/makam sahibi’ aşağılık güruhların cinsel sapkınlıklarına maruz kalıyorlar. Sadece sokak çocukları değil devletin ‘koruması ve güvencesi altında’ olan  çocuk ceza evlerinde, yatılı okullarda, vakıflar ve düz okullarda da bu sapkınca istismarlar yaşanıyor.

 

Eğitimcilerin ve öğrencilerin mesleki-akademik ve demokratik örgütlenmelerin önüne  yasal ve idari yönetmeliklerle bariyerler konuluyor, yetmiyor baskı ve şiddet devreye konuyor. 15 Temmuz darbe ucubesi gerekçe gösterilerek OHAL ilanı ve akabinde yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnamelerle onbinlerce öğretmen açığa alınıyor.Yetmiyor 11285 öğretmen de bölücülük yaftasıyla görevlerine son veriliyor. Binden fazla okulun kapısına kilit vurularak, bu okullarda okuyan öğrencilerin, halihazırda sınıf dolum kapasiteleri zaten problemli olan diğer okullara transfer etme aymazlığına gidiliyor.

 

Suriye’den savaş nedeniyle göç eden yüz binlerce  Suriyeli çocuk/genç, eğitim süreçlerinden geçmesi biryana  sudan çıkmış balık misali kentlerin sokaklarında, varoşlarda tüm acımasız saldırılara açık bir vaziyette kaderleriyle baş başa bırakılmış durumdalar.

 

Mevcut eğitim sisteminden kaynaklı sorunları detaylandırarak burada yığınla sorunu alt alta sıralamak mümkün

Söz konusu eğitim-öğretim sorunlarından hareketle;

 

ÖSP GENÇLİĞİ DİYOR Kİ;

-Eğitimi kar edilecek bir sektör olmaktan çıkarıp herkesin rahat bir şekilde yararlanabileceği  parasız, eşitlikçi bir yapıya kavuşması için;

 

-Eğitimcilerin ve öğrencilerin özgün örgütlenmelerinin önündeki engellerin ortadan kaldırılması için;

 

-Bölgeler arası eşitsizliğin ortadan kaldırılması, en ücra yere dahi gerekli teknik donanım ve altyapı olanaklarının sunulabilmesi için;

 

-Yüksek öğrenim kurumlarında üniversite-sermaye işbirliğine son verip, bilim üretiminde ve özgür öğrenci eğitiminde hayati öneme sahip olan özerk-demokratik yönetim anlayışının egemen kılınması için;

 

-Anadilde eğitim hakkı halkımızın çocuk ve gençlerinin temel haklarından biridir. Halkımızın anadili olan kürtçenin yaygınlaştırılıp kendi dilleriyle eğitim alabilmelerinin önündeki faşist, ırkçı-şoven zihniyete son verilmesi ve anadiliyle eğitim alabilecek maddi ve düşünsel olanakların hayata geçmesi için;

 

-Olağanüstü halin derhal kaldırılması, kanun hükmünde kararnamelerle haksız yere görevden alınan öğretmenlerin mesleklerine dönmelerinin sağlanması için;

 

-15 Temmuz Darbesi- gerekçe gösterilerek kapatılan okulların on binlerce öğrenci ve aileyi mağdur edeceği gerçeğinden hareketle; bu okulların biran evvel açılıp demokratik-bilimsel bir eğitime kavuşması için;

 

-Sokaklarda hiçbir çocuk-genç kalmayacak şekilde onların eğitim sürecine katılımının sağlanması, psikolojik, biyolojik sorunlarının terapi -tedavisi ve ekonomik ihtiyaçlarının karşılanması için;

 

-Suriye’de savaştan dolayı göç etmiş çocukların, kendi öz kültürel ortamlarında sağlıklı bir eğitim alabilmeleri ve demokratik bir yönetim anlayışıyla eğitimlerini tamamlayabilmelerinin önündeki en büyük engel olan savaşın sona ermesi için; 

İNSANIM DİYEN HERKESİ MÜCADELEYE ÇAĞIRIR.

ÖSP GENÇLİK KOMİTESİ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir