8 Mart, yüz yılı aşkın bir süredir dünyada emekçi kadınların eşitlik, özgürlük ve barış için alanlara çıktığı ve taleplerini tüm gücüyle haykırdığı mücadele günüdür. 8 Mart işçi kadınların canlarıyla ödedikleri insanca yaşam istemlerinin bize mirasıdır. Kadınların cinsiyet eşitliği mücadelesini, sınıf mücadelesiyle birleştirdiği gündür.

OHAL yasakları içerisinde girdiğimiz bu 8 Mart’ta da; 1857’den beri yakılan, zindanlara atılan, sömürülen, şiddete maruz kalan biz kadınlar “Cinsel, Sınıfsal, Ulusal Sömürüye Son” şiarımızı alanlarda yükseltecek;  halaylarımızla, kahkahalarımızla ve de zılgıtlarımızla  mücadeleyi daha da güçlendireceğiz. Çünkü biz kadınlar; en zor dönemlerde bile savaşa karşı barış demekten, yüz yıllardır mücadeleyle elde ettiğimiz haklarımızı korumaktan ve erkek egemen şiddete karşı durmaktan hiç mi hiç vazgeçmedik. Düşük ücret politikalarına, ağır çalışma koşullarına, esnek, kuralsız ve güvencesiz çalışmaya, bizlerin her daim burnunun dibinde biten ataerkil kültüre ve dinsel gericiliğe karşı, her türlü ayrımcılığa, kirli savaş politikalarına ve Kürdistan’da halkımıza yönelik imha savaşına karşı, hukuksuz gözaltı ve tutuklamalara karşı “HAYIR” ı örgütlemeliyiz.

Erkek egemen devlet ve onun uzantısı AKP iktidarı, darbeyi fırsata çevirip kendisine muhalif tüm toplum kesimlerini kıyımdan geçirirken en çok korktuğu biz kadınların örgütlü mücadelesini sindirmeye, bastırmaya çalışmaktan geri kalmıyor ve kalmayacak elbette. Yaşam ve örgütlenme alanlarımızı, emeklerimizi elimizden alıyor. Gerici ve barbar zihniyeti ile sokakları biz kadınlar için tehlikeli kılıyor. Öyle ki şort giydiği için ya da parkta spor yaptığı için kadınlar saldırıya uğruyor. Kadın örgütleri ve çocuk istismarına karşı mücadele eden dernekler kapatılıyor. Örgütlü mücadelenin içinde olan kadınların emekleri, işleri ellerinden alınıyor. Sokakta direnenler gözaltı ve tutuklamalara maruz bırakılıyor.

Ama biz kadınlar biliyoruz ki güçlüyüz, örgütlenmeden ve dayanışmadan aldığımız güçle iktidarın cinsel istismarın önünü açan yasalarını OHAL koşullarında bile verdiğimiz mücadeleyle geri çektirdik. Bu nedenle kendi gücümüze güvenmeliyiz. Çünkü biz New York’lu tekstil işçisi kadınların çığlığıyız. Devlet şiddetine karşı tomaların önünde dimdik duranlarız. Yıllardır yakınları için adalet arayan Cumartesi Anneleri’yiz. Kürdistan’da kimliği, dili ve yaşamı için direnen Teybet analarız;biz kürdistanda  ‘barış’ türküleri söyleyenleriz.  Bergama’da, Cerattepe’de doğaya sahip çıkanlarız. Katliamlarla, tutuklamalarla, baskılarla yaşamlarımızı ablukaya alan kapitalizme ve onun bekçisi iktidarlara karşı direnişi büyütmek ve bu direnişi sokağa taşımamız gerekiyor. Biz kadınlar; eşit, özgür ve barış içinde bir gelecek için tüm gücümüzü birleştirmeli ve referandum sürecinde “HAYIR” ı örgütlemeliyiz.

Yaşasın Dünya Emekçi Kadınlar Günü!

Yaşasın 8 Mart!    

Biji Jinen Azad

Biji Sosyalizm                                                                                                                    

                      ÖSP’Lİ KADINLAR     

                                                                        

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir