İktidarıyla ve muhalefetiyle Türkiye siyasetine çağrımız şudur; Kürdistan kelimesi nedeniyle parti kapatma siyaseti çıkmaz yoldur zira çoktandır mızrak çuvala sığmıyor. Her gün Kürdistan bayrağı ile Türk bayrağının altında Kürdistanlı yetkililerle fotoğrafa giren Türk devlet yetkilileri bu çelişkiyi uzun süre taşıyamaz. Bu engeli kaldırın.
BASINA VE KAMUOYUNA!
Kürdistan ve Türkiye halkları
Aydınlar, hukukçular, siyasetçiler….
Şimdi yapacağımız kısa açıklama ve sunacağımız resmi belge ve evraklarla Kürdistan Komünist Partisi’nin (KKP) yaşadığı hukuk skandalını özetleyeceğiz. Bu skandalın ya da tuhaflığın sahibi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın (YCB) kendisidir. Çünkü önce yok saydığı KKP hakkında, isminde Kürdistan var diye kapatma davası açmıştır! Bununla da yetinmemiş, KKP ilçe ve İl kongrelerinin yapılmasını tam bir keyfiyetle engellemiştir. YCB’nın yasa tanımaz keyfi uygulamaları, Özgürlük ve Sosyalizm Partisi’nin (ÖSP) Kürdistan Komünist Partisi ismini almasıyla başladı ve devam ediyor.
Dostlar, yurtsever, sosyalist, demokrat kamuoyu
21 Aralık 2011 tarihinde ÖSP’nin kuruluş dilekçesini İçişleri Bakanlığına verdik. “Alındı Belgesi”nin verilmesiyle ÖSP Tüzel kimlik kazanmış oldu. ÖSP, 01.12.2013 tarihinde kuruluş Kongresini gerçekleştirerek Genel Başkan ve Yönetim organlarını seçimle belirledi. Ardından 15.11.2015 tarihinde İkinci Genel Kongresini yaparak yoluna devam etti. 17 Kasım 2018 tarihinde ise ÖSP gerçekleştirdiği 3. Olağan Genel Kongresi’nde KKP ismini aldı.
Çankaya 3. İlçe Seçim Müdürlüğü tarafından görevlendirilmiş memurların gözetiminde, ÖSP 3. Olağan Kongresi; Genel başkan ve ilgili organları seçti. İsim değişikliğini onayladı. Program ile Tüzükte belirli değişiklikleri ve sunulan kararları onaylayarak sonuçlandı. Çankaya 3. İlçe Seçim Müdürlüğü, 20.11.2018 tarih ve 86495167-140.10-E332841 sayılı KÜRDİSTAN KOMÜNİST PARTİSİ GENEL BAŞKANLIĞINA/ANKARA başlıklı yazı ile “Partinizin Olağan Kongresinde yapılan Genel Başkanlık ve organ seçimleri yasal süresi içinde kesinleşmiş olup, almış oldukları oylar yazımız ekinde gönderilmiştir” diyerek mazbatamızı verdi. Böylece KKP resmiyet kazanmış oldu.
30.11.2018 tarihli üst yazıyla, ÖSP’nin organ seçimi, tüzük, program, isim değişikliğini içeren gündemle 3. Olağan Genel Kongre’sini 17.11.2018 tarihinde gerçekleştirerek KKP ismini aldığını YCB’ye bildirdik. Kongremizle ilgili tüm belgeleri de resmi yazıyla teslim ettik. Aynı tarihlerde Anayasa Mahkemesi, Sayıştay Başkanlığı dâhil ilgili resmi kurumlara KKP ismiyle aynı adreste faaliyet yürüttüğümüzü de resmen bildirdik. Genel merkez dâhil, teşkilatlarımızın bulunduğu yerlerin seçim müdürlüklerine; İl ve İlçe Üye Kayıt Defteri, Gelen-Giden Evrak Kayıt Defteri, Gelir-Gider işletme Defteri vs. defterlerin onaylanması için resmi yazıyla başvurduk. Defterler onaylanıp bize teslim edildi. ÖSP yerine KKP ismini taşıyan yeni tabelalar parti binalarına asıldı.
VE YCB derhal harekete geçti!
YCB imzası ve “KÜRDİSTAN KOMÜNİST PARTİSİ GENEL BAŞKANLIĞINA” başlığıyla partimize gönderilen 13.12.2018 tarihli ilk belgede; “partinizin tüzük ve programı Başsavcılığımızca incelenmiş, tüzüğünüzün, programınızın, Anayasaya ve Siyasi Partiler Yasası’na aykırı hükümler taşıdığı kanaatine varılmıştır” uyarısını aldık! YCB, KKP ismi ile birlikte program ve tüzükteki kimi değişikliklerin 30 gün içerisinde yapılması ihtarında bulunuyordu.
Bu ihtara, KKP Genel Başkanlığı imzası ve 06.01.2019 tarih ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Siyasal Partiler Bürosuna/Ankara” başlığı altında, “KKP Tüzük ve Programı hakkındaki ihtar ve istemlerinize ilişkin tutumumuzu” içeren savunma ile yanıt verdik. Savunmada tüzükte işleyişe ilişkin zorunlu olan teknik değişiklikleri yapacağımızı ama Tüzük ve Programda isim değişikliği dahil istenen siyasal içerikli değişikliği yapmayacağımızı ilettik.
Değerli dostlar, yoldaşlar
Bu tutumumuz üzerine YCB iki yönden harekete geçti. Önce 17.01.2019 tarihli yani bizim yanıtımızdan 11 gün sonra hazırladığı İddianameyle Anayasa Mahkemesine KKP’nin kapatılması davasını açtı. Kapatılma gerekçesinde, “uyarı yazısına rağmen, tüzük ve programında gerekli düzeltmeleri yapmayacağını bildiren Kürdistan Komünist Partisinin 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası’nın 101/a maddesi uyarınca KAPATILMASINA karar verilmesi arz ve talep olunur” diyor. 13.12. 2019 tarihte bize gönderdiği resmi evrakta ise KKP yerine “Özgürlük ve Sosyalizm Partisi Genel Başkanlığına” diyerek faaliyetimizi engelleyici bir süreç başlattı. Yani kapatılması için dava açtığı KKP’yi resmen yok sayan politika izlenmeye başladı.
YCB, kendi yasalarını tanımayan keyfiyetini KKP İlçe, İl kongrelerinin yapılmasını engelleyerek sürdürdü. Örneğin KKP Diyarbakır Yenişehir İlçe Örgütü I. Olağan Kongresini yapmak üzere İlçe Seçim Müdürlüğü’ne başvurdu. Yenişehir İlçe Seçim Müdürlüğü KKP adıyla İlçe kongresinin yapılamayacağını bildirdi. Yenişehir İlçe Seçim Müdürlüğünün kararının düzeltilmesi için İl Seçim Müdürlüğüne yaptığımız başvuru da aynı gerekçeyle reddedildi.
İlçe ve İl seçim müdürlüklerinin ret gerekçelerinde, “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın siyasi partiler sicil dosyasında Kürdistan Komünist Partisi ve kayıtlı üyeleri bulunmuyor. Bu nedenle KKP adıyla kongre yapamazsınız” dediler. Yani engelleyen esas il, il seçim kurulları değil YCB! Çünkü YCB, kongresini yapmış ve mazbatasını almış KKP’ye hukuk dışı tutumla siyasi partiler sicil dosyasında yer vermiyor. Hatta İlçe, İl seçim kurullarına gönderdiği resmi yazıda “KKP yok ÖSP var, KKP adıyla kongre yaptırmayın” diyerek KKP‘nin İlçe ve İl kongreleri engelledi.
Bu hukuk dışı durumu aşabilmek için önce YCB’ye başvurduk. 06.12.2019 tarihli başvuruda “17.11.2018 tarihli Kongre kararı gözetilerek gerekli değişikliğin Başsavcılık kayıtlarında yapılmasını,… Başsavcılığın kendisini Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu üzerinde tutmayacağından, Kürdistan Komünist Partisi adının kayıtlara işlenmemiş olmasını işlem hatası olarak değerlendiriyor ve düzeltilmesini istiyoruz” talebimizi ilettik. Fakat YCB, 13.12.2019 tarihli yazı ile talebimizi reddederek yasa tanımaz tutumunu sürdürdü. Hatta “Anayasa Mahkemesi karar verinceye kadar bahse konu kanunlara aykırı hükümler içeren tüzük ve program parti siciline işlenmez ve değişiklikten önceki hali geçerliliğini devam ettirir” diyerek Kongre iradesini yok saydı. Ve böylece siyasi partilerin program, tüzük, isim değişikliğini Başsavcının iznine tabi kılmak gibi tuhaf uygulamayı KKP üzerinden uyguladı, uyguladı. Bunları AYM’nin KKP davası ile ilgili bir ara kararı yokken uyguluyor!
YCB, bize yanıt olarak gönderdiği aynı belgede “Ayrıca il ve ilçe kongreleri İl ve İlçe Seçim Kurullarının denetiminde yapılmakta olup bu kurullarca alınan kararlar Başsavcılığımızın görev alanında bulunmamaktadır. Bu kararlara karşı ilgili seçim organlarına itiraz hakkınız mevcuttur” diyerek dalga geçer. Çünkü Seçim kurullarının Başsavcılıkla birlikte çalışmakta olduğunu herkes bilir. İlçe, İl Seçim müdürlükleri partilerin sicillerini tutmaz, üye sayılarını kayıt altına almaz. Kongre yapacak partinin Yargıtay’da “sicil dosyası var mı, kaç üyesi var” resmi yazı ile YCB’ye sorar ve buna göre işlem yapar.
Kürdistan ve Türkiye halkları, yurtsever, devrimci, demokrat kamuoyu!
YCB’nin; 3. Kongre sonuçları doğrultusunda ÖSP sicil dosyasını KKP olarak değiştirmemesi ve Seçim müdürlüklerine “KKP yok ÖSP var” talimatını göndererek kongrelerimizi engellenmesi açıkçası hukuk suçudur. YCB’nin bu hukuksuzluğu aşmak için önce Yüksek Seçim Kuruluna yazılı başvuruda bulunduk. Talebimiz bire karşı oy çokluğuyla reddedildi. YSK’daki bir üyenin talebimizi haklı bulan muhalefet şerhi önemlidir ekte sunuyoruz. Sonra Hakimler ve Savcılar Kurulu ile Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunduk ancak sonuç alamadık. Ve Kasım 2021’de KKP’nin II. Olağan Genel Kongresi var. Açıkçası YCB’nın ilçe, il kongrelerindeki engelleyici tutumuyla Genel Kongrede de yüzleşeceğimiz kaygısını taşıyoruz. Bu nedenle şimdiden basın ve kamuoyunu duyarlı olmaya çağırıyoruz.
YCB’nin bu keyfi uygulamaları sadece Kürdistan adının alınmasına bağlı olarak da gelişmedi. Bununla birlikte bu uygulamalar, Cumhur İttifakının 2015 yılından beri izlediği “Kürde siyaset yasak” politikasının da bir gereğidir. Çünkü KKP program ve Tüzüğü, ÖSP’nin program ne tüzüğünün aynısıdır. Ama ÖSP’ye açılmayan kapatılma davası Kürdistan ismi nedeniyle KKP’ye açılmıştır. Ve bu tutum sadece KKP ile de sınırlı değil. Kürdistan ismi nedeniyle Kürdistan Özgürlük Partisi, Kürdistan Demokrat Partisi-Türkiye ve Kürdistan Sosyalist Partisi hakkında da kapatılma davasının açılması iktidarın aynı politikasının gereğidir.
Sonuç olarak; İktidarıyla ve muhalefetiyle Türkiye siyasetine çağrımız şudur; Kürdistan kelimesi nedeniyle parti kapatma siyaseti çıkmaz yoldur zira çoktandır mızrak çuvala sığmıyor. Her gün Kürdistan bayrağı ile Türk bayrağının altında Kürdistanlı yetkililerle fotoğrafa giren Türk devlet yetkilileri bu çelişkiyi uzun süre taşıyamaz. Bu engeli kaldırın.
Seçimlerin ve yeni anayasanın tartışıldığı, Kürtlerin seçimde kilit konumunu koruduğu bu süreçte Kürt siyasetini ittifakla; Anayasada Kürt milletinin tanınması, Ana dilden eğitim-öğretim hakkı ve Kürt, Kürdistan adıyla örgütlenme-siyaset yapma hakkının tanınması talepleriyle mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.
Saygılarımızla!
16.08.2021
Kürdistan Komünist Partisi / KKP