Türk devletinin bu saldırgan tutumu kabul edilemez. AKP hükümeti içeride güya Kürt meselesinde “çözüm süreci” içerisindeyken, Rojava’ya dönük bu açık tehdit yüklü tutumuna karşı halkımız tavır almalı, Rojava’yı desteklemelidir. 

ROJAVA’DA DIŞ MÜDAHALEYE HAYIR!

 “TSK Suriye sınırına tank ve asker takviye ediyor.” 
“Vur emri ile havalanan F-16 savaş uçakları sınıra doğru hareket etti.” 

Türk basını “Ordu savaşa” diyor!

Kime karşı? Rojava yani Suriye Kürtlerine karşı!

Neden? Kürtler kendi kentlerine kendi bayraklarını astılar diye?

Türk ulusal basını son iki üç günden beri Rojava Kürdistanını hedef tahtasına koymuş durumda. Görsel ve yazılı basının manşet haberleri Rojava’ya dönük savaş kışkırtıcılığı ile dolu. Sadece basın değil devlet ve hükümet yetkilileri de benzer saldırgan bir üslup kullanıyorlar.

Bir yılı aşkındır Serekaniye’de Özgür Suriye Ordusu ve bağlı grupların bayrağı asılıyken, Türk yetkilileri “fiili durum yaratmasına izin vermeyiz”, türünden açıklamalar yapmadı. Kürt kenti Afrin ÖSO ve bağlı grupların kuşatması altında nefes almada zorlanırken yine aynı Türk yetkililerinden ses seda yok! Yani Suriye’nin “iç işlerine müdahale etmiyorlar!” Ne zaman ki Serekaniye’ye Kürtleri temsilen bayraklar asıldı kıyamet koparmaya başladılar.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu; “Defacto durum yaratma çabası olumsuz neticelere yol açar. Bunun doğuracağı risk çok büyüktür”, “Bundan sonra da kimden hangi gruptan ve hangi gerekçeyle olursa olsun sınır güvenliğimize dönük her türlü tehdide karşı en etkin yöntem alınacak ve anında cevap verilecektir” dedi.

 

Başbakan siyasi başdanışmanı Yalçın Akdoğan ise; “PYD’nin Suriye’de girişeceği bir macera daha büyük sorunlara sebep olabilir. Şu günlerde demokratik özerklik ilan edeceği iddia edilen PYD ateşle oynamamalıdır. Türkiye’nin bu tür oldubittilere eyvallah etmeyecek” diyerek dert-davalarının Kürtlerin özerklik ilan etmesi olduğunu açıkça belirtti.

Türk yetkililerinin bu öfkeli tepkileri niye?

Birincisi; desteklediği muhalefetin mevzi kaybetmesidir.

İkincisi ve önemlisi; Kürtlerin kendi topraklarında kendi kendilerini idare edeceklerine yani özerklik ilan edeceklerine dair açıklamalarıdır. Dün Güney Kürdistan’da olduğu gibi bugünde Rojava’da özerklik ilanı beyanını “savaş nedeni sayarım” tutumudur.

Düne kadar sınır kentleri ÖSO’nun elindeyken Türk yetkililer hiç de böyle davranmadılar!

Rojava’da Kürt halkının kentlerini çetelere karşı savunması neden Türk devletinin güvenlik meselesi halini alıyor? Kürtlerin özerklik ilan etmeleri, Türk devlet ve hükümet yetkililerini neden ilgilendiriyor ve önemlisi neden kendilerine başka bir ülkenin iç işlerine müdahale hakkını tanıyorlar?

Türk devletinin özelde de AKP hükümetinin bu saldırgan tutumu kabul edilemez. AKP hükümeti içeride güya Kürt meselesinde “çözüm süreci” içerisindeyken, Rojava’ya dönük bu açık tehdit yüklü tutumuna karşı halkımız tavır almalı, Rojava’yı desteklemelidir. 

Geçen yıl 19 Temmuz’da Rojava halkı belli başlı Kürt kentlerinde yönetime el koymuştu. O günden beri sınırlı ve zorlu da olsa kendi kendini idare etmede kısmen yol aldılar. Kürtler, Suriye Ordusu’ndan çok ÖSO ve son dönemde ise El Kaide bağlantılı Nursa Cephesi gibi gruplara karşı kendini savunmaya çalıştı. Türk devletinin başından beri bu çatışmada doğrudan taraf olduğu, ÖSO ve diğer muhalif grupları bizzat kendi sınırları içerisinde eğitip silahlandırarak savaşa yönlendirdiği açıktır.

Türk devlet ve hükümetinin bu saldırgan tutumunu kınıyoruz.

Halkımızı, halklarımızı Rojava ile dayanışmaya çağırıyoruz! (20-07-2013)

 

Sinan Çiftyürek

Özgürlük ve Sosyalizm Partisi (ÖSP)

 

Genel Başkanı

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir