18 yaşını dolduran genç, oy kullanabilir, hatta yeni öneriyle vekil olabilir ama nasıl bir ev ve kiminle birlikte yaşayacağına devlet (polis ve savcılar) karar verecek öyle mi? Gençlerin sloganlaştırdığı gibi; “Sanane Tayyip”!

“ÖĞRENCİ EVLERİ” VE ERDOĞAN’IN AYAĞINA BALTAYI VURMASI!

 

AKP’nin özelde de Başbakanın hedeflediği kendi rejimini kurma yolunda, “toplumu muhafazakârlaştırma” hamlelerine yeni adımlar eklemek istiyor ama iç dış engeller var.

Başbakan ve AKP’nin yandaş sermayeyi güçlendirme hamleleri,  iç ve dış istihbaratın tamamıyla MİT denetiminde merkezileştirilmesi, türbanı kamusal alanda serbest bırakması,  kürtaj meselesini gündeme taşıması, “mütedeyyin nesil yetiştireceğiz” açıklaması ve uygun pratiği, “üç çocuk” ısrarı, yargıya müdahale ve yeniden yapılandırma çabaları… gibi!

Şimdi ise, kız-erkek aynı evde kalınmasına müdahale edeceklerini, böylece “evlerde karmakarışık her şeyin olması”na izin vermeyeceklerini söylüyor. Hem öyle ki bunu utanıp sıkılmadan “kimsenin yaşam tarzına hiç müdahale etmedik” diyerek söylüyor!

AKP hükümeti bir süredir zaten her hangi bir hükümet olarak değil yeni rejim odağı gibi davranıyor, bunu hedefliyor. Ne zamandan beri? Denilebilir ki Ergenekon ve Balyoz operasyonlarıyla generallerin içeriye atılmasından beri kendi rejimini kurma hedefini daha açık dışa vurmaya başladığından beri.

Mısır’da İhvan’ın iktidar olması üzerine de bu yönde bir hayli umutlandı ve tüm gücüyle Suriye’de de İhvan ı Müslim’in iktidara gelmesi için çalıştı, halende tempo ve umudu kırılmış olsa da çalışıyor. Bu nedenle Mısır’da İhvan hükümetinin Batı destekli askeri darbe ile devrilmesine en çok AKP üzüldü. Başbakan Erdoğan, Mursi’nin devrilişinde kendi iktidarının yıkılışının ön adımlarını gördü.

Eğer Mısır ve ardında da Suriye’de İhvan iktidarı kurulsaydı bunu Ürdün ve diğer Arap ülkeleri izleyebilirdi ki bu gelişmelerden alacağı güçle AKP’de daha net yönelimlerle kendi rejimini kurma hamlelerini sürdürebilirdi ama olmadı, bu gidişle olmayacak da!

Sadece Mısır meselesi değil özellikle genelde bölge siyaseti nedeniyle gerek uluslar arası ve gerekse içerde AKP’ye alternatif hükümet arayışları hızlanıyor. Dahası AKP içinde de Erdoğan’ın “ben dedim oldubitti” dayatmasına Arınç üzerinden sert karşı çıkış geldi.

Suriye’deki El Kaide’den desteği çekmesi, Bağdat ile ilişkilerin iyileştirilmesi, Adana’da Rojava’da ki küresel cihatçılara giden bir tır dolusu roketatar ve benzeri cephaneye el konulması ve AB ile müzakerelerin kaldığı yerden devamı gibi… adımlar AKP’nin özellikle dış politika alanında revizyona gittiği, gideceğinin ilk önemli işaretlerini vermiş oldu.

Fakat aynı başbakan içerde muhafazakârlaşma siyasetinde ısrar ediyor ki bunu son olarak 

“Öğrenci evlerine müdahale edeceğiz” üzerinden sürdürüyor.  

Üniversite öğrencilerinin yakıcı barınma sorunu varken;

Yüz binlerce yoksul aile çocuğu öğrenci, sabah okula gidecek otobüs bileti parası bulamazken;

Yüzlerce öğrenci taş ve yumurta atmaktan içerdeyken;

12 Eylül’ün ürünü YÖK uygulamaları ile ortada dururken;

Milyonlarca Kürt ve ulusal azınlık halklardan öğrenci anadilde eğitim hakkından yoksun iken;

Başbakan, öğrencilerin bu ve benzeri sorunlarını çözmek yerine şimdi de “kızlı-erkekli evler” tartışmasını gündeme getiriyor ve öyle ki tartışmayı toplumun tümüne mal ederek sürdürüyor. Hatta  “eğer bir yasal düzenleme olması gerekiyorsa biz bu konuyla ilgili yasal düzenlemeyi de yaparız. Şu anda valiliklerin bu konuda inisiyatifleri varsa bu inisiyatifleri de kullanmaları gerekir”  diyerek vali ve emrindeki polisi açıkça ahlak zabıtalığına, dahası  “komşuları” öğrencileri muhbirliğe çağıracak kadar polis devleti rolüne soyunması. Öyle ki özel hayat ve aile yaşamının gizliliğini koruma altına alan anayasa maddesine rağmen Başbakan ve vekilleri “müdahale edecek bir yol bir açık buluruz” havasındalar.

Başbakan’ın kışkırtıcı açıklamalarını kimi bakan ile vekillerin açıklamaları tamamlıyor. Çünkü valilerden “Başbakanın çağrısı talimattır” açıklamaları gecikmeden geldi. İçişleri bakanı “apartmanlarda polis kontrolü için genelge yayınlayacaklarını” açıkladı. Sağlık bakanlığı Müşaviri, “üniversite öğrencilerinin kürtaj başvurusunda patlama var” diyerek başbakanı haklı çıkarmaya çalışıyor vb.

Şimdiden kimi emlakçılar durumdan vazife çıkararak öğrencileri kara listeye alıyorlar yani hiçbir hukuksal dayanağı olmayan mahalle baskısına ve genelde de psikolojik basınç altına alınmak isteniyor öğrenciler.

2004 yılında gündeme taşıdığı “zina tartışması” benzeri bir tartışmayı bu kez öğrenciler üzerinden gündeme taşıyan Başbakan ve partisi kendine özgü ama kendilerinin bile pratikte uygulamadıkları “özel hayat kriterleri”ni topluma dayatıyor.

İnsanların özgürlük alanlarını ve yaşam tercihlerini siyaset malzemesi yaparak beslenen zihniyet, toplumdaki eşitsizlikleri ve kutuplaşmayı özelde de kadınlara yönelik şiddet ve ayrımcılığı derinleştiriyor.

Yani mesele sadece seçim yatırımı değil. Başbakan bir taşla iki kuş vurma misali hem Gezi direnişi nedeniyle gençlerden intikam alma ve önemlisi gelecek korkusuyla gençliği zaptı rap altına alma hem de hedeflediği rejim yönünde “bir adım daha atabilir miyim” hesabını yapıyor.

Başbakan öğrencilerin, gençlerin duygusal ilişkilerini ahlak polisiyle kontrol altına almaya çalışmaktan vazgeçmelidir. İllaki bu konuda bir şey yapacaksa dönüp kendi siyasetinde ki mütedeyyinlerin yani kendi mahallesinden bakarak evlilik ve evlilik dışı ilişkilerini sorgulamayla başlasa nasıl bir fotoğraf göreceğini kendisi de tahmin edemez.

18 yaşını dolduran genç, oy kullanabilir, hatta yeni öneriyle vekil olabilir ama nasıl bir ev ve kiminle birlikte yaşayacağına devlet (polis ve savcılar) karar verecek öyle mi? Gençlerin sloganlaştırdığı gibi; “Sanane Tayyip”!

Öğrenci evleri çıkışına Başbakana en yakın kalemler bile desteklemeyip kınadığı halde Başbakan ısrarını sürdürüyor. Bu haliyle kendi ayağına baltayı vurma sürecini hızlandırıyor.

Öğrenciler, gençler ve halklar ahlak polisliğine hayır diyecek, diyecektir. 08-11-2013

Sinan Çiftyürek

Özgürlük ve Sosyalizm Partisi

 

Genel Başkanı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir