31 Temmuz 1983 yılında 8 bin insanının diri diri toprağa gömülmesinin acısını yaşayan Sayın Mesud Barzani şahsında tüm Barzanilere, ailelerine ve tüm Kürdistan halkına başsağlığı diliyoruz. Kürt halkına bu acıları yaşatan ırkçı Saddam rejimi başta olmak üzere bölge sömürgeci rejimleri lanetliyoruz!

37. yılında Barzan soykırımını lanetliyoruz!

Sömürgeci Irak Baas rejimi tarafından katledilen Barzani ailesinden 8 bin erkeği saygıyla anıyoruz. Soykırımı lanetliyoruz.

31 Temmuz 1983 yılında 8 bin insanının diri diri toprağa gömülmesinin acısını yaşayan Sayın Mesud Barzani şahsında tüm Barzanilere, ailelerine ve tüm Kürdistan halkına başsağlığı diliyoruz. Kürt halkına bu acıları yaşatan ırkçı Saddam rejimi başta olmak üzere bölge sömürgeci rejimleri lanetliyoruz!

Barzanilerin toplu soykırımını da içeren Enfal Soykırımı Irak Baas rejimi tarafından 8 aşamalı olarak 31 Temmuz 1983’te Barzanilerin Enfali ile başlatıldı. 7 yaşından 85 yaşına kadar Barzanî topluluğu mensubu 8000 erkek Saddam rejimi tarafından Barzan Bölgesi’nden toplatılarak, Hewler’e bağlı Kuştepe ilçesinde bulunan Kudüs ve Kadisiye Toplama Kamplarına getirildiler. Günlerce aç ve susuz bırakılan Barzani topluluğu mensubu binlerce insan arasından 8000 erkek belirsiz bölgelere götürülüp katledildi.

Katledilen 8 bin insandan çok azının kemiklerine ulaşılmış. Ulaşılanların mezarları başına kime ait oldukları bilinçli yazılmamış ki 8 bin insanın aileleri her kes kendi yakını diye gidip o mezarların önünde dua etsin acısını dindirsin diye.

Böylesine katliam, soykırım, kitlesel sürgün gibi çok ağır bedellere rağmen Kürtlerin nasılda intikama değil ulusal özgürlük ve bağımsızlığın çözümüne, halklarla barış içinde yaşamaya odaklı olduklarını Mesut Barzani’nin, Saddam sonra Irak’ın geleceğinin tartışıldığı Aralık 2002’de Londra’daki Kongrede yaptığı şu konuşma özetler;

“Londra’daki kongrede Irak’ın gelecekte nasıl yönetileceği konusunda anlaşmaya varıldı, boşlukların doldurulması ve diğer detaylar konuşuldu. Fakat kongrenin son gününde intikam kokusu aldım. Orada, ‘Kardeşlerim, şimdi kongrenin sonuç bildirgesi yazılıyor ama izin verin söyleyecek sözlerim var’ dedim. Kongreye katılanlar hala yaşıyor ve biliyorlar. Orada yaptığım konuşmada, ‘Lokal ve yerel çelişkilerimizi bir tarafa bırakmak hepimizin görevidir. Iraklılara demokrasiyi, geniş yelpazeli bir siyaset anlayışını, adalet ve eşitliği müjdelemek, beklenen medeni bir toplumu inşa etmek istiyorsak bunu yapmalıyız’ dedim. Hiç kimse bu konudan bahsetmedi ama ben bahsettim. Başkası bunu konuşmaya cesaret edemeyebilir ama ben edeyim. ‘Ailemden kardeş, yeğen ve akrabalarımdan 37 kişiyi, kaybettim. Aşiretimden 8 bin, ulusumdan 180 bin kişiyi yitirdim. Söyleyin bana, bu aşamadan sonra Saddam’ın ailesinden 37 kişiyi, Tikrit kentinden 8 bin, Saddam’ın ulusundan 180 bin kişiyi öldürmeyi düşünürsem, herkes intikamı düşünürse bu ülkede ne kalır? Bu yüzden kardeşler en iyisi odur ki, bin, iki bin kişi olur veya sayısını siz bilirsiniz, suçluların bir listesini oluşturun, mahkemeye verin ve cezalandırılsınlar. Diğerlerini bırakın halk içerisinde yaşasınlar, yeni bir sayfa açılsın ve Kürdistan tecrübesinden faydalanalım’ dedim”!

Sömürgeci rejimler açısından, Saddam ve Irak Baas rejiminin sonu ibret vericidir. Ancak başta İran ve Türkiye sömürgecilerin gereken dersi çıkarmadıkları, katliam ve soykırım siyasetinde ısrar ettiklerini Efrin’den Kerkük’e izlemekteyiz. Türkiye ve İran, uluslararası hukuk, komşu ülkelerin egemenlik haklarını çiğneyerek Kürdistan Bölgesel Yönetimi ve Özerk Rojava’nın egemenlik haklarını çiğnemekle kalmayıp statülerini ortadan kaldırmak için yeni koordineli saldırılar peşindeler. Kürt halkına ve kazanımlarına savaş siyasetinin çözüm getirmediğini tarih defalarca kanıtlamıştır. 31.07.2020

Kürdistan Komünist Partisi – KKP

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir