8 Mart’ta devlet-erkek katliamlarına, militarizme, sermayeye,neo- liberal politikalara, şovenizme ve patriyarkaya karşı yine direnişteyiz!
Bundan tam 159 yıl önce New York’taki bir tekstil fabrikasında daha iyi çalışma koşulları için, eşit işe eşit ücret, günlük çalışma süresinin 16 saatten 10 saate düşürülmesi ve doğum izni gibi taleplerle grev yapan ve direnen 129 dokuma işçisi kadın yanarak can verdi. İşte bu kadınların onurlu direnişlerini selamladığımız; emeğimiz, bedenimiz ve kimliğimiz için direndiğimiz gündür 8 Mart. Bu direniş; kapitalizme karşı mücadelede ezilen, sömürülen kadınların hak, eşitlik ve özgürlük mücadelesidir.
Bu yıl da 8 Mart’ı emeğimize, kimliğimize, bedenlerimize ve yaşam alanlarımıza açılmış bir savaşın ortasında karşılıyoruz. Erkek egemenliği ile kuşatılmış hayatlarımızı eşitlik ve özgürlük için savundukça devlet ve erkek şiddetinin hedefi oluyoruz. Ancak unutulmasın ki biz kadınlar var oldukça umut da direniş de var olacak! Bizler ne bedenimizi ne kimliğimizi ne de emeğimizi erkek- devlet şiddetine teslim etmeyeceğiz!
2015 yılı verilerine göre 300’ü aşkın kadın, ya çalışmak istediği için ya boşanmak istediği ya da kendi hayatına kendisi karar vermek istediği için en çok yakınındaki erkekler ya da hiç tanımadığı bir erkek tarafından katledildi. Kadınlar olarak her gün erkek şiddetiyle, taciz ve tecavüzle karşı karşıyayız. “Kadın-erkek eşit değildir” diyerek gerici ve baskıcı politika ve söylemlerle biz kadınların hayatını şekillendirmeye çalışan iktidar, kadına yönelik erkek şiddetini toplum içinde yeniden ve yeniden üretmeye devam ediyor. AKP hükümetinin cinsiyetçi, kadın düşmanı politikaları sonucunda; cinsel saldırı, şiddet ve kadın cinayetleri giderek artıyor. Fetvaları ve erkek fıtratlarıyla biz kadınları ikinci cins ya da kuluçka makinesi olarak gören, anneliği askerlik gibi vatani bir görev ilan eden muhafazakar, baskıcı AKP iktidarına karşı sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz!
Bizler biliyoruz ki hayatın her alanında kadının kimliği, emeği ve bedeni üzerinde geliştirilen sömürü ve baskı; cinsiyetçi ayrımın yanı sıra cinsiyet ayırt etmeyen sınıf farklılıkların da sonucudur. Bu nedenle kadınların kurtuluşu, erkek egemenliğine de son verecek sınıf farklılıklarını ortadan kaldıracak mücadeleden, yani sınıf mücadelesinden geçer.
Suruç, Diyarbakır, Ankara’da bombalar bedenlerimize yağdığında da; Cizre, Silopi, Sur, Nusaybin ve Silvan’da katledildiğimizde de devlet şiddeti ile karşı karşıyaydık. Ekin VAN’ın ölü bedeni; militarist şoven Türk rejimi tarafından sergilendiğinde de Dilek DOĞAN’ın şafak operasyonlarında üzerine kurşun yağdırıldığında da üç Kürt kadın siyasetçi Pakize NAYIR, Fatma UYAR ve Sêvê DEMİR katledildiğinde de erkek-devlet şiddetiyle karşı karşıyaydık.Ortadoğu’daki savaşın suç ortağı AKP; bir yandan Avrupa ülkeleriyle savaş mağduru mültecilerin canı üzerinden pazarlık ederken, bir yandan mülteci kadınlar her türlü tacize ve tecavüze, insanlık dışı uygulamalara maruz kalırken, K. Kürdistan’da da sivil halkımıza yönelik operasyon ve katliamları artırmaya devam ediyor.Kürdistan’da halkımıza yönelik göz göre göre katliamların yapıldığı, gözaltı ve tutuklamalarla toplumun tüm muhalif kesimlerinin susturulmaya çalışıldığı bir dönemde biz kadınlar; sokaklarda, alanlarda çığlığımızı yükseltmeye devam edeceğiz!
Bu çığlık, emeğimizi sömüren, bizleri güvencesiz ve esnek çalışma koşullarına mahkum eden sermayeye karşı; bizleri eve hapsedip ev ve bakım işlerini sırtımıza yükleyen ataerkil topluma, cinsiyetçi işbölümüne karşı; devletin ve erkeklerin şiddetine ve tecavüzüne karşı, militarizme karşı, barbar IŞİD çetelerinin şiddetine ve tecavüzüne karşı; trans kadınları katleden transfobik erkek aklına karşı İSYANIMIZDIR!
ÖSP’li Kadınlar olarak; ulusal baskıya, sınıfsal sömürüye, erkek egemen zihniyete karşı tüm emekçi kadınlarımızı mücadeleye ÇAĞIRIYORUZ!
ÖSP’li kadınlar olarak; Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde kadınları; eşitlik, adalet, emek, özgürlük, dayanışma ve barış için isyanlarını ve mücadelelerini birleştirerek alanlara, sokaklara çağırıyoruz. Dayanışmamızdan gelen gücümüzle, çığlıklarımızla, zılgıtlarımızla, inadına kahkahalarımızla direnişimizi büyütmeyeÇAĞIRIYORUZ!
ÖSP’li kadınlar olarak; ulusal özgürlük ve sosyalizm için, savaşsız ve sömürüsüz bir dünya için dayanışmak ve ortak bir mücadele yürütebilmek için tüm kadınları yaşamın her alanında yan yana, omuz omuza mücadeleye ÇAĞIRIYORUZ!
Yaşasın 8 Mart!
Yaşasın ulusal özgürlük ve sosyalizm mücadelemiz!
Kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddete hayır!
Yaşasın kadın dayanışması!
ÖSP’li Kadınlar