ÖSP’li kadınlar, 21 Eylül 2014 günü, IŞİD terör örgütünü lanetleyen ve halkı Kobanê ile dayanışmaya çağıran bir bildiri dağıttı. İki koldan dağıttığı bildiri özellikle kadınlardan ilgi gördü.

 

İstiklal caddesinde ve Tünel önünde dağıtılan bildiri ve sözlü propaganda ile dün Şengal üzerinde sağlanan ulusal ittifakın bugün Kobanê’de sağlanmasını çağrısında bulunuldu.

Türk devletine de çağrıda bulunan bildiride; dün Şengal bugün Kobanê’de izlenen politikalarla Kuzey Kürdistan’da çözümün mümkün olmayacağı vurgulandı.

Batı Kürdistan’da tüm parti ve örgütlerin Destaye Bılındı Kurd altındaki siyasi ve askeri birliklerini geliştirip güçlendirme çağrısında bulundular.

ÖSP’li kadınların eylemi, halkımızı, halklarımızı sayıları daha şimdiden100 bine yaklaşan Batı Kürdistanlı göçmenlerle maddi ve manevi dayanışma çağrısı ile sonlandı.

Dağıtılan bildiri metninin tamamı:

 

Kadınlar!

Bugün, insan olmanın onurunu yaşatma günüdür!

 

 

Kürt, Türkmen, Arap, Ermeni, Çerkes… Kadınlar!

Êzidi, Alevi, Sünni, Şii, Süryani, Hıristiyan… Kadınlar!

Sizlere çağrımızdır!

 

Bugün, insan olmanın onurunu yaşatma günüdür!

Bugün, bütün etnik ve inanç farklılığımızla:

* Hançerle boğaz kesip gösteri yapan canilere;

* Kadınlarımızı kaçırıp tecavüz ettikten sonra köle pazarlarında satanlara;

* Batı Kürdistan’da ve Güney Kürdistan’da halklarımızın kazanımlarına göz dikenlere;

* Yani IŞİD ve arkasındaki güçlere dur diyelim!

* IŞİD canileri tarafından Êzidi halkımıza yapılan terör ve katliamı lanetleyelim!

* Êzidi ve saldırı/işgal altındaki halklarımızla dayanışmayı geliştirelim!

 

Ezilen ve baskı altındaki kadınlar!

 

Siyah bayraklı, acayip yaratık görünümlü ama tank, füze gibi modern silahlarla donanmış haydutlar sürüsü IŞİD, Irak ve Suriye, bilhassa Kürdistan’da Cengiz Han’ın orduları gibi kan ve dehşet saçıyor! Kılıçlarla kelle kesiyor, hançerlerle insan boğazlıyor, kadın ve çocukları kaçırıp kimine tecavüz ettikten sonra göllere, ırmaklara atıyor, kimini köle pazarlarında satıyor.

Suriye’de Alevi, Ermeni, Kürde saldırılar-katliamlar yaptılar. Kestikleri kellelerle sırıtarak verdikleri pozları sosyal medyada dünyaya yayıp korku salıyorlar. Süryani, Şabak, Türkmen, Şii on binlerce insan her şeylerini geride bıraktı, yerlerini yurtlarını terk etti Kürdistan’a sığındılar. Batı Kürdistan’da kadınlı-erkekli Kürt direnişine çarpınca bu kez Irak topraklarındaki hâkimiyet sahalarını genişletmeye giriştiler. Önce Musul’u zapt etti, Hıristiyan ahalisini biat etme ya da ölümü seçme seçeneklerine zorladılar, çoğu Musullu canını, Kürdistan Federal Devleti topraklarına kaçarak kurtardı.

Sonra, Êzidi Kürtlerin yaşadığı Şengal’e saldırdılar. Halkı katlettiler, kadın ve çocukları ganimet olarak esir edildi. Yüz binlerce Êzidi, Ağustos’un sıcağında aç, susuz kurak Şengal dağına sığınmaya mecbur oldu. Dağlarda mahsur kalan bebek, çocuk, ihtiyarlar açlık ve susuzluktan Kerbela şehitleri gibi can verdiler. Gaddar ve kelle keserek etrafa korku salan, sözde “İslam” adına hareket eden bu güruh (IŞİD) kim, ne istiyor?

Ellerinde en son teknoloji silahlarla savaşan ama insanları Haccac-ı Zalim gibi hançerle gırtlaklayan bu güruhun; bin beş yüz yıl öncesinin ilkel fetih ve yağma çağının zihniyetiyle halklara zülüm ve kan gölünden başka vereceği bir şey yok! Amaçları açık: Allah ve din adına en koyu zulüm düzenini kurmak. Ele geçirdikleri her yerdeki insanları şiddet ve dehşetle itaat ettirmek, köleleştirmek. Kendileri için kan üstünde yüzen bir cennet dünyası yaratmak; halkları cehennem azabı içinde inim inim inletmek…

Bunların ”uzak tarihsel kökleri”nde, ”komünizmi yeşil kuşakla kuşatmak” için harekete geçen ABD ve müttefiklerinin doğrudan parmak izleri var. Doktor Frankeştayn’ın laboratuarında yarattığı ”Yaratık” gibi IŞİD, El Kaide ve benzeri güruhları da Batı emperyalizmi yaratıp besledi. Canavar büyüdü, semizlendi ve ”Allah’ın düzeni”ni dünyaya yaymaya girişti. Bu güruh, emperyalizmin safrası, zehri, kanlı kusmuğudur. Batı metropollerin düzenlerini sarsacak sosyal başkaldırıların tabanı olacak gençler, tıpkı üçüncü dünyaya aktarılan nükleer ve kimyasal atık gibi bizlerden tarafa atılıyor.

Sadece emperyalizm mi günahkâr? Hayır! Bu güruhların asıl yeşerme mekânları Müslüman ülkelerin kendileridir. Bunların köklerine su, gövdelerine gıda verenler esasen bu ülkelerin egemenleridir ki bunlardan birisi Türkiye’dir.

Türkiye; Bosna’dan Çeçenistan’a, Afganistan’dan Sudan’a kadar geniş coğrafyaya gönderilen binlerce ‘mücahit’in geçiş alanı, kavşak noktası olarak vazife icra etmekle IŞİD’lere zemin sundu. AKP hükümeti; 700 kilometrelik sınırda mayınları temizleyerek Suriye iç savaşında vur-kaç taktikleriyle Türkiye’ye çekilen IŞİD vb. ”muhalifler” için güvenli arka bahçe işlevi üstlendi. Üstlendiği için Siyonizm’in Gazze saldırılarına haklı tepki verirken, Şengal işgal ve katliamını sessizce izlemekle yetindi!

Hükümet IŞİD ve benzerleriyle suç ortaklığı içindedir. Emperyal politikalar izleyen, ”cihan devleti olacağız” diyen AKP, ”bölgenin en güçlü devleti olma” yolunu bu tür terör örgütlerini açık-gizli beslemek, desteklemekte buluyor ve onlarla entrikalara girişiyor. Türkiye’nin kentlerinde ırkçı, saldırgan linç gruplarının kararmış ruhlarını besleyende budur. Bu tehlikeli bir gidiştir ve zararlarını halkımız, halklarımız, kadınlarımız çekecek.

 

Kadınlar, gençler…

 

IŞİD vahşetine sesiz kalmayalım! Gaflet, duyarsızlık, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” umursamazlığı, kılıç darbeleriyle kelle yitirmek sonucunu doğurur. IŞİD’in cüret ve pervasızlıkta sınır tanımamazlığa vardıran şey ürkmek, geri durmak, kendini avutmak ve aldatmak tutumlarıdır.

Başta İslam inancının savunucuları olmak üzere herkes-hepimiz bu dini fanatizme “dur” diyelim! Aramızdaki ve önemlisi zihnimizdeki IŞİD’e “hayır” diyelim! İnanç ve etnik farklılıklarımızla demokratik yaşamı geliştirelim! Eylül 2014

 

Özgürlük ve Sosyalizm Partisi

Partili Kadınlar

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir