Evde, sokakta, okulda, fabrikadan tarlalara, hapishanelerine kadar hayatın her alanında şiddet ve sömürüyle karşı karşıya kalan bütün emekçi kadınları yılmadan omuz omuza mücadeleye ÇAĞIRIYORUZ!

 

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELE GÜNÜ, 25 KASIM!

 

ÖSP’li kadınlar olarak diyoruz ki:

Kadına yönelik her türlü şiddete hayır!

Kadına dönük şiddete, mahalle baskısına, farklı olanı dışlayan şovenizme, ırkçılığa karşı mücadeleyi yükseltelim!

Kürdistan kadınının uğradığı erkek egemen, devlet egemen ve ekonomi egemen şiddete karşı sesimizi yükseltelim!

25 Kasım 1960’ta Dominik Cumhuriyeti’nde Mirabel kardeşlerin, askeri rejimin askerlerince, önce tecavüz edilip sonra vahşice katledilmelerinden buyana kadına yönelik şiddet dünya kamuoyunca lanetleniyor. Kadına yönelik şiddet 60 yılı aşkındır anılıyor ama şiddetin kökleri birkaç bin yıl gerilere dayanır.

Veriler, dünya, bölge ve ülkemizde kadına yönelik şiddetin yoğun yaşandığını ortaya koyuyor. Kaynaklar dünya genelinde her üç kadından birinin yaşamında dövüldüğü, cinsel taciz ve tecavüze uğradığını gösteriyor. Ki bu oranlar İslam ülkelerindeki rejimler başta olmak üzere kimi ülkelerde daha yüksektir.

 

Kadına yönelik şiddet fiziki saldırı ve tacizle sınırlı değildir…

“Kadına yönelik şiddet; kadının yaşam hakkının, güvenliğinin, onurunun, özgürlüğünün ve bedensel bütünlük hakkının sırf kadın olduğu için ihlal” edildiği, kısıtlandığı hatta ortadan kaldırıldığı bütün bu alanları kapsamaktadır.

-Kocanın, sevgilinin, ailenin şiddeti kadar; devlet güvenlik güçlerinin gösterilerde, mahkemelerde ve cezaevlerindeki şiddeti belki de kadına yönelik şiddetin en ağırıdır. Özellikle ülke, Kürdistan ve kadın da Kürt olunca!

-Kadına yönelik taciz ve tecavüzlerin mahkemelerde hak ettikleri cezayı görmemeleri de şiddetin bir başka türüdür ki her gün yeni bir örneği ile yüzleşiyoruz.

-Erkekle aynı işi yapmasına rağmen sırf kadın olduğu için daha düşük ücretle çalışmaya maruz kalmak ve işverenin tercihine göre giyinmek zorunda bırakılma bir başka açıdan kadına şiddettir.

Dini inançları nedeniyle kamusal alanın dışına itilmesi kadar erkek egemen iktidarların lütuf olarak kadına kamusal alanda var olma olanağı sağlaması ve bundan siyasi, ekonomik rant sağlaması da bir çeşit şiddettir.

-Siyasal iktidarların, özellikle İslam ülkelerindeki rejimlerin, kadının kılık kıyafetine müdahalelerinden kadın cinselliği ve doğurganlığına varana kadar yasal düzenlemelerle müdahale etmeleri şiddetin başka yüzüdür.

-LGBTT bireylere, cinsel yönelimleri nedeniyle fiziki, psikolojik ve toplumsal baskı da cinsel kimliğe yönelik şiddet kapsamında görülmelidir.

Nihayet devlet militarizmi ve savaş koşulları, kadına yönelik şiddetin yaşandığı bir diğer alandır ki bunu en yoğun haliyle Kürdistan kadını 100 yılı aşkın bir süredir yaşadı ve halen yaşıyor.

Demek ki kadına yönelik şiddet “haydi” deyince ortadan kaldırılamaz, çünkü bunun ekonomik, sosyal ve kültürel kökleri tarihin derinliklerinde yatıyor.

Görsel ve yazınsal basında her gün neredeyse her saat kadına yönelik şiddet haberleriyle yüzleşiyoruz. Alınan tedbirler, kadına sağlanan koruma önlemleri kadını korumaya yetmiyor.

Bu da gösteriyor ki uzun soluklu ve kararlı bir mücadeleyle kadına yönelik şiddetin kaynakları ortadan kaldırılabildiği oranda, şiddet de o oranda ortadan kalkacaktır.

 

Kürdistan ve Türkiye de kadın, erkek herkesi;

Erkek egemenliğine, kadın cinayetlerine, taciz ve tecavüze, devlet militarizmine, yoksulluğa, savaşa, ırkçılığa, şovenizme ve kapitalist sömürüye karşı mücadele içerisinde, kadının özgürleşme, erkek ile her alanda eşit olma mücadelesini yükseltmeye;

Evde, sokakta, okulda, fabrikadan tarlalara, hapishanelerine kadar hayatın her alanında şiddet ve sömürüyle karşı karşıya kalan bütün emekçi kadınları bu sorunlara karşı yılmadan omuz omuza mücadeleye ÇAĞIRIYORUZ!

Şiddete, Irkçılığa, Şovenizme, Sömürüye Karşı Kadınlar Mücadeleye!

 

24.11.2013

Özgürlük ve Sosyalizm Partisi

 

Kadınları

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir