Saldırılar, sınır ötesi işgaller ağırlaştıkça tehlike de büyüyor.
Vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması, belediyelere kayyum atanması, kamu emekçilerinin kitlesel işten çıkarılmasını yurtsever, ilerici demokrat gazete, radyo, televizyonların kapatılması izledi. Ülke de aralıksız sürdürülen operasyon-gözaltı ve tutuklamalara sınır ötesi işgaller eklendi. Derken içerideki saldırı halkası, Amed belediyesi eş başkanlarının tutuklanması ve Cumhuriyet gazetesine operasyona kadar vardırıldı. Öyle ki Kürt halkının ulusal özgürlük dinamiklerinin tırpanlanmasında iş Amed Belediyesi eş başkanlarının tutuklanmasına; basın özgürlüğüne saldırı da ise Cumhuriyet gazetesine kadar uzandı. Nerede duracağı da belli değil. Ortada yargı- hukuk diye kurum ve işleyiş yok, siyasal iktidarın tercihlerine uygun insan tutuklayan hatta malına mülküne “kamu” adına el koyan bir yargı yapısıyla yüz yüzeyiz.
Halklar, ilerici güçler darbenin etkisizleştirilmesine sevinirken çok geçmeden askeri darbeyi aratmayan sivil darbe ile yüzleşti. İzlenen baskı ve susturma politikaları öylesine ağırlaştırılıp genişletildi ki siyasetten farklı yerlerde duran Cumhuriyet Gazetesi ile Kürt siyaseti kendilerini iktidar karşısında dayanışma içerisinde buldular.
Hükümetin içeride ve sınır ötesinde izlediği savaş siyaseti, halklarımızı felakete sürüklemektedir. Bu böyle devam etmeyecek. Kürdistan ve Türkiye’de sokaktaki demokratik muhalif siyaset buna er geç dur diyecektir, demelidir.
Bugün rejimin artan saldırıları karşısında dayanışma ve ortaklaşma günüdür! Diyarbakır ile İstanbul’un saldırılara karşı ortak mücadele günüdür.
Kürt kentlerine kayyum atanmasına hayır!
Basın üzerindeki baskılara son!
Özgürlük ve Sosyalizm Partisi