*Kürdistan, Türkiye ve Dünya’da emekçi kadınların 8 Mart’ı kutlu olsun! 

*Özgecan’ların şahsında tüm kadın cinayetlerini ve kadına şiddeti lanetliyoruz! Hükümeti İç Güvenlik Yasası değil, kadını koruyacak yasa çıkartmaya ve pratikte adım atmaya çağırıyoruz!

*Dün Şengal, Kobanê’de bugün Haseke’de Kürt, Ezidi Kürt ve Asuri/Süryani kadınların şahsında tüm kadınlarımızın acısını paylaşarak IŞİD terörünü lanetliyoruz! 

*Kobanê’den, Şengal’dan IŞİD terör örgütünün saldırılarından kaçıp ülkelerinin Kuzey parçasına gelen halkımızla-kadınlarımızla dayanışmayı geliştirelim! 

 

8 Mart 1857’de New York’ta dokuma işçisi kadınların eşit işe eşit ücret, günlük çalışma süresinin 16 saatten 10 saate düşürülmesi ve doğum izni talepleriyle başlattıkları grev ve sonrasındaki onurlu direnişlerinin günüdür.

8 Mart, işçi kadınların başlattıkları hak ve eşitlik mücadelesinde, uğruna can verdikleri gündür. 8 Mart, kadınların, özelde de kapitalizm karşı mücadelede ezilen, sömürülen kadınların direnişidir. Bu mücadele özgürlüğün, sınıf mücadelesinin ayrılmaz parçasıdır.

 

Kadına cinsel, sosyal ve ekonomik saldırılar artıyor!

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü bu yıl yine militarizmin, ataerkil sistemin, şovenizmin, neoliberal politikaların ve muhafazakârlığın gölgesinde kutlayacağız.

Milliyetçi-ırkçı söylemlerin yükseldiği, savaş çığırtkanlığının ve faşizan uygulamaların arttığı, sokak ortasında göz göre göre katliamların yapıldığı; çıkarılan güvenlik yasalarıyla, gözaltı ve tutuklamalarla tüm toplumsal muhalefetin susturulmaya çalışıldığı dönemde kadınlara kalan yine şiddet, ölüm, yoksulluk, göç, taciz, tecavüz ve acı!

Kürdistan’da bitmek bilmeyen savaşın ortaya çıkardığı ölüm, yoksulluk, göç ve bunların ekonomik, sosyal ve psikolojik etkileri yine en çok kadınları etkilemiş, tüm bunlardan dolayı en çok kadınlar acı çekmekte.

Şengal, Kobanê ve Haseke’de Kürt, Ezidi Kürt ve Asiri/Süryani kadınlar; barbar ve vahşi IŞİD çeteleri tarafından kaçırılarak pazarlarda satılmış, tecavüze uğramış, köle yapılıp özgür yaşamları gasp edilmiştir. Yüz binlerce kadın canını, çocuklarını ve onurunu kurtarmak için göç yollarına düşmüş, sığınmacı olarak kendilerine sunulan çadır kentlerde, okul bahçelerinde, tek göz odalarda ya da sokakta yaşamak zorunda kalmıştır.

Kapitalizmin esnek, kuralsız, güvencesiz çalışma koşullarından en çok kadınların mağdur olduğu, kadın emeğinin sömürüsünün giderek arttığı bir dünyada, biz kadınların yaşam koşulları daha da ağırlaşıyor. Ev içinde kadınların görünmeyen emeği ile birlikte açlığımız,  yoksulluğumuz, işsizliğimiz arttıkça üzerimizdeki baskı ve şiddet de artıyor! 

 

ÖSP’li Kadınlar; ulusal baskıya, sınıfsal sömürüye, erkek egemen zihniyete karşı tüm emekçi kadınlarımızı mücadeleye ÇAĞIRIR!

ÖSP’li kadınlar olarak; Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde kadınları;  eşitlik, adalet, emek, özgürlük, dayanışma ve barış için isyanlarını ve mücadelelerini birleştirerek alanlarda seslerini yükseltmeye ÇAĞIRIYORUZ!

Kadınlarımız, özelimizde Kürt/ Kürdistanlı kadınlarımızın, yaşadığı bu saldırı ve travmalara rağmen mücadele ruhunu asla yitirmemiştir. Kadınlarımız, hayatın her alanında yürüttüğü mücadelede; grevlerde, cezaevi kapılarında, direnişlerde, gerilla savaşında ve sınıf mücadelesinde hep en öndeki yerini almıştır, bundan sonra da alacaktır.

AKP hükümetinin kadını eve hapsetmek isteyen erkek egemen bakış açısıyla çıkardığı çalışma yasalarına; katledilen, taciz ve tecavüze uğrayan, şiddet gören kadınlara karşı erkeği koruyan kanunlarına; adından “kadın” sözcüğünün çıkarıldığı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının kadınların geliştirdiği her mücadeleyi ötekileştiren, manipüle eden tutumuna karşı mücadeleyi sürdürmeye ÇAĞIRIYORUZ!

Bizler biliyoruz ki hayatın her alanında kadının kimliği, emeği ve bedeni üzerinde geliştirilen sömürü ve baskı; cinsiyetçi ayrımın yanı sıra cinsiyet ayırt etmeyen sınıf farklılıkların da sonucudur. Bu nedenle kadınların kurtuluşu, erkek egemenliğine de son verecek sınıf farklılıklarını ortadan kaldıracak mücadeleden, yani sınıf mücadelesinden geçer.

ÖSP’li kadınlar olarak; ulusal özgürlük ve sosyalizm için, savaşsız ve sömürüsüz bir dünya için kadınların dayanışmasının ve ortak mücadele yürütmesinin bir temenniden öte zorunluluk olduğuna inanıyoruz.  Bunun için tüm kadınları yaşamın her alanında yan yana, omuz omuza mücadeleye ÇAĞIRIYORUZ!
Biz kadınlar, “yaşamın yarısı bizsek, kavganın da yarısı biz olmalıyız” diyor ve tüm kadınları alanlarda mücadeleyi sürdürmeye DAVET EDİYORUZ!
Kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddete hayır!

Yaşasın 8 Mart!

Yaşasın ulusal özgürlük ve sosyalizm mücadelemiz!

Yaşasın kadın dayanışması! 02 – 03 – 2015

 

ÖSP’li Kadınlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir