İnsanlığın iş, çalışma ve emek sürecinde önemli bir yeri ve rolü olan 1 Mayıs, dünya işçi sınıfı ve emekçi halklarının sömürüye, adaletsizliğe, kapitalizme, sömürgeciliğe, faşizme, emperyalizme ve savaşa karşı direniş, diriliş, birlik ve mücadele günüdür. Hepinizin bildiği gibi 1886 yılında 1 Mayıs’ta ABD’nin Chicago kentinde işçiler, günlük çalışma süresinin 8 saatlik iş günü ile sınırlı tutulması için genel greve gittiler. Polisin ateş açması sonucu, çok sayıda işçi öldü ve yaralandı. İşçi liderlerinden Albert Parsons, August Spies, Adolph Fıscher ve George Engel düzmece tanıklar ve kanıtlarla idam edildiler. 1889’da II. Enternasyonal, 1 Mayıs’ın, bütün dünyada işçilerin birlik, dayanışma ve mücadele günü olmasını kararlaştırdı.

 

O günün koşullarında kapitalizmin daha yeni ve çok genç olması, onun barbar karakterini açık bir şekilde ortaya koyuyordu. Bir tarafta hak, hukuk ve insanca bir yaşam ve çalışma şartlarını talep eden işçilere karşı kırım ve katliam yaparken, diğer taraftan işçileri 12, 14, 16 saat çalıştırarak dizginsiz bir şekilde sömürüyordu. Bu dayanılmaz, çekilmez iş günü koşullarına isyan eden işçiler, 8 saatlik iş günü talebi ve istemiyle harekete geçtiler. O şanlı günden bu yana 132 yıl geçti. Bu ara süreçte kapitalizm gelişti, tekelci aşamaya sıçrama yaparak dünya geneline yayıldı. Bilimde, teknikte, teknolojide çok büyük ve devasa gelişmeler yaşandı, yaşanıyor. Ve öyle ki üretimin her dalında, sektöründe eski makinelerin yerini robotlar ve tam otomatik makineler alarak otomasyon süreci ve devri yaşanıyor.  Bu yenilik ile birlikte canlı işçi emeği, üretimden kısmen dışlanarak onun yerini endüstriyel robot, yani ölü emek veya nesnelleşmiş emek aldı, alıyor. Fakat kapitalizm, her zaman olduğu gibi bu dönemde de iş ve aş sorununu çözemedi. Tam tersine işçiler ordusunun karşısına işsizler ordusunu koyarak işsizleri çalışanlar üzerinde baskı aracı olarak kullanıyor.

 

Günümüz koşullarında yani 21. yüzyılın ilk çeyreğinde son derece gelişkin robot ve tam otomatik makineler ile üretim yapılıyor. Daha önceleri manüel ve yarı otomatik makineler zamanında işçiler 8 saat çalıştıklarında kar yapan, sermaye birikimi sağlayan burjuvazi, bu son dönemde ki robot ve tam otomatik makineler ile karını eskisine oranla %20-30-50’ye katlamaktadır. Sınırsız kar hırsına ve mantalitesine sahip olan burjuvazi ve kapitalizm, şimdi işçiyi 8-10 saat ve daha fazla çalıştırarak sömürüde sınır tanımıyor. Çağımızın üretim araçları zamanında, üretici güçler 6 veya 4 saat çalıştıklarında bile burjuvazi ve kapitalizm yine kar yapacaktır, sermaye birikimi sağlayacaktır. Yani işçiler 6 ya da 4 saat çalıştıklarında işletmeler, karteller, holdingler, firmalar, fabrikalar, atölyeler, vb. batmazlar, iflas etmezler. Çünkü büyük ve ciddi bir şekilde gelişen bilim, teknik ve teknoloji sayesinde üretimde yeni robot ve tam otomatik makinelerden dolayı eskiye oranla işçiler üzerinde ki sömürü ağı %20-30-50 artmaktadır.

 

Bu durum karşısında işçiler, emekçiler, aydınlar, devrimciler, komünistler vb. ne yapmalı? Her şeyden önce patronların ‘iş yerimiz iflasın eşiğinde, batıyor. Eğer batarsa hepiniz işsiz kalırsınız. Onun için daha fazla çalışmanız gerekiyor’. Yalan ve entrikalarına inanmadan, aldırmadan hareket edilmelidir. Onların amacı örneğin %50 olan karlarını %100′ çıkarmaktır, yani sömürüyü katmerleştirmektir. Son yıllarda 20. yüzyıl devrimci dalgasının işçi, emekçi, gençlik, kadın, yaşlı vb. lehine elde ettiği ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel, akademik vb. haklar bir bir budanıyor, gasp ediliyor. Ulusal ve uluslar arası muhalefet şimdilik o eski hakların korunması için savunma pozisyonunda dır. Ama yıllardır bir türlü budamaları, gaspları engelleyemiyor. Uluslar arası işçi, aydın, komünist, kadın, gençlik, devrimci vb. örgütler, savunmadan saldırı pozisyonuna geçerek, haklarını korumak ve yeni, çağa uygun demokratik haklar elde etmek için harekete geçmelidir.

 

Çağımız koşullarında 6 saatlik iş günü temel çalışma süresi şiarı ile hareket edilmeli, atağa geçmeli ve aynı zamanda ücretler normal tam gün normunda korunmak suretiyle mücadele edilmelidir. İşçi ve emekçilerin zamanlarının özgürleşmesi: aileye, dinlenmeye, sanata, edebiyata, siyasete, spora vb. sosyal ve kültürel etkinliklere daha çok zaman ayırması için özgür zamana ihtiyaç vardır. Diğer yandan sömürünün dozajını azaltarak insanca bir yaşam hedeflenmelidir. Bütün bunlar için yeni 1 Mayıs’lar gerekiyor.

 

Asırlardan bu yana olduğu gibi bu yıl da Kürt halkı, kendi topraklarında 1 Mayıs’ı kırım, katliam ve savaş koşullarında karşılıyor. 21. yüzyılda eşi ve benzeri kalmamış olan, ezilen ve sömürge statüsüne sahip Kürt coğrafyası, sömürgeci devletlerin yanı sıra uluslar arası küresel güçlerin de ilgi alanı olarak savaşlardan, kırımlardan, katliamlardan, göçlerden dolayı kendisine gelip, kendisini toparlayıp ulusal ve toplumsal kurtuluş mücadelesinde, savaşımında hala başarılı olamamaktadır. Yakın zamanda önce Kerkük sonra Efrin tekrardan sömürgeci devletlerin istilalarına uğradılar. Bu işgale, bölünmeye, parçalanmaya ve vahşete karşı Kürtlerin birliği, beraberliği ve dayanışması kaçınılmaz olarak kendisini dayatmaktadır. Kürdistanlı komünistler olarak bu koşullarda dünya ilerici insanlığını Kürt halkı ile dayanışmaya davet ediyoruz.

BIJİ 1 GULAN,

VİVE LE 1’er MAİ,

ES LEBE DER 1 MAİ,

LONG LİVE 1 MAY,

VİVA İL 1° MAGGİO,

YAŞASIN 1 MAYIS

                                                   

 Partiya Komunist a Kurdistan,

KKP Avrupa

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir