ÖSP Parti Meclisi, 18 Kasım 2017 Diyarbakır’da belirlenmiş gündemle toplandı. Toplantı sonuçlarına ilişkin meclis tarafından yapılan açıklamanın tamamı aşağıda.

****

I – Ülkemiz ve dünyada özgürlüğün, demokrasinin, sosyalizmin mücadelesini verirken yaşamını yitiren herkesin anısı önünde saygı ile eğiliriz.

Tutuklu vekil, belediye başkanı, gazeteciler başta olmak üzere siyasal tutukluların serbest bırakılmasını diliyor ve hükümete çağrıda bulunuyoruz.

II – Güney Kürdistan’da bölge ve Dünyayı etkileyen biri doğa depremi olmak üzere peş peşe üç deprem yaşandı. Halepçe-Süleymaniye-Kirmanşah’da ciddi can ve mal kaybına yol açan deprem de yaşamını yitirenlerin ailelerine baş sağlığı diler, yaralılara acil şifalar dileriz.

Bölgeyi sarsan iki siyasi depremden ilki, 25 Eylül’de yaşandı. Kürdistan halkları, sömürgeci güçlerin doğrudan tanklı-toplu kuşatma, işgal tehditlerine ve başta ABD küresel aktörlerin ısrarla “referandum zamanı değil yapmayın” basıncına rağmen sandık başına gittiler ve beklenenin çok üstünde %93’ü temsil eden bir iradeyle bağımsız Kürdistan’a “evet” demeleri; özellikle Kerküklü halklar ve inançların tarih yazması gerçek bir siyasal deprem yarattı. Halkımızın bu büyük başarısını hazmedemeyen İran ve tüm sömürgeciler saldırıya geçtiler. İç ihaneti kullanarak, ABD ve müttefiklerinin de göz yummasıyla 16 Ekim’de Kerkük ve tartışmalı kentlerin geri Irak güçlerine teslimi ile 25 Eylül’ün rövanşını geçici de olsa aldılar.

16 Ekim ve sonrası yaşananlarla halkımız taktik olarak bir yenilgi yaşadı ama stratejik olarak bağımsızlık mücadelesi devam ediyor. İran-Suudi Arabistan arasında Körfez’de başlayan ve tüm bölgeyi saran gerilimin yarattığı iklimde halkımız lehine yeni doğan fırsatların da etkisiyle bağımsızlık mücadelesi sürecek. ÖSP PM, halkımızın bağımsızlık hedefine er geç ulaşacağına inanır ve bunun mücadelesini verir.

III – Dün Kerkük’te İran belirleyiciliğinde Kürtlere kurulan tuzak benzerini Türkiye bugün Efrin kentinde kurmak istiyor. Bu kez Türkiye kendisinin oyun kuruculuğunda, İran ile diğer sömürgecilerin destek verdiği ve Rusya’nın göz yumduğu bir planla Efrin’i işgal etmek istiyor. Hedef tıpkı Halep gibi ya da “Menbinç’i sahiplerine teslim edeceğiz” söylemindeki gibi Efrin’i de Kürtlerden alıp Suriye rejimine teslim etmektir. ÖSP PM, tüm Kürdistani partileri, tıpkı dün nasıl parti/paçalar üstü bilinçle bağımsızlık referandumunu desteklediyseler bugün de partiler ve parçalar üstü bilinçle Efrin’e yapılacak işgale karşı durmaya çağırıyor.

IV – Katalonya halkı da tıpkı Kürdistan halkı gibi kendi ulusal kaderini tayin hakkını demokratik bir hak olarak kullanarak ayrılmak istedi. İspanya rejimi önce polis jandarma gücüyle bağımsızlık referandumunu engellemek istedi. Katalan halkı, tüm engelleme çabalarına rağmen sandığa gidip çoğunlukla bağımsızlığa “evet” deyince bu kez Franko rejimi benzeri yöntemlerle önce Katalonya özerk yönetimini feshetmesini, ardından tüm Katalan yöneticileri tutuklamasını şiddetle kınıyoruz. Katalonya halkının bağımsızlık hamlesini selamlıyoruz, er geç başaracaklarına inanıyoruz.

V – İç siyasette barajın düşürülüp düşürülmemesi tartışılıyor ancak bunun çok fazla önemi kalmadı çünkü 2019’da başkanlık sistemine geçiliyor ki başkanlık sisteminde partiler ile Meclisin zaten bir hükmü kalmıyor dahası Başkanlık sisteminde Meclis tamamıyla sembolik hale geliyor. Yeni sistemle hükümet Mecliste kurulmayacak ve onay almayacak çünkü başkanın hükümeti kurulacak.

Devlet Bahçeli MHP’nin, AKP ile ittifak yapacağını şimdiden ve koşulsuz olarak açıkladı ama bu yeni değil ki MHP yıllardır özellikle de son iki yıldır Kürdistan üzerinden algıladığı tehditle zaten AKP ile ittifak içinde.

23 yıl belediye başkanı-başbakan-cumhurbaşkanı olarak TOKİ ile tüm kentleri beton yığını haline getiren sonra sanki 23 yıldır iktidarda kendisi değil de muhalefet partisi lideri konuşuyormuş gibi “günümüz şehirleri insana huzur vermiyor beton, beton, beton. Orada ruh yok, huzur yok” diyor Erdoğan!

Kesintisiz 23 yıllık iktidarında kendi eseri olan bugünkü İstanbul hakkında (ki kısa süre önce “bu şehre ihanet ettik özür diliyorum” demişti);“İstanbul’da selviyi bulacaksak Karacaahmet Mezarlığı’nda bulursun, onun dışında bulamazsınız. Bu hale geldik. Hayata nasıl bakıyorsak dünyayı nasıl idrak ediyorsak, yaşadığımız şehirlere de öyle şekil veririz” derken kendisi yapıp başkasını suçlayan yavuz hırsız misalidir. İyi de bütün bunları kime söylüyorsunuz ya da kimi eleştiriyorsunuz?  23 yıldır iktidarda bulunan siz ve partinizidir. Tekrar belirtiyoruz, AKP ve Erdoğan 23 yıldır hem iktidar hem de muhalefet olunca, başka bir ifadeyle muhalefet olmayınca yani muhalefet yapmak da Erdoğan ve partisine düşünce bu garabetler yaşanıyor.

Türkiye siyasetinde, 15 yılı bulan tek parti iktidarının son yıllarda giderek tek adam iktidarına doğru evirilmesi iç siyasette sorunları ağırlaştırıyor. Bu iç siyasal sorunlara ayak sesleri gelmeye başlayan ekonomik krizin sonuçları da eklenince AKP güç kaybetmeye başladı. Bunun farkında olan AKP lideri Erdoğan, yükü “metal yorgunluğu” dediği birkaç belediye başkanının sırtına yıkarak kendini dışında tutmak çabasında.

VI – Kötüleşen ekonomik durumun kitlelerde yarattığı tepkileri de dikkate alarak Türkiye ve Kürdistan’da sosyal eleştiri yüklü bir propagandayı geliştirmeliyiz. Yerel Çalışma hedefiyle birlikte kapitalizmin eleştirisini esas alan bir propaganda sürdürmeliyiz. 19.11.2017

Özgürlük ve Sosyalizm Partisi

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir