28 Haziran 1987’de sömürgeci Irak Baas rejimi tarafından Rojhilat’ın Serdeşt kenti ve çevre köylerinin kimyasal silahlarla bombalanması sonucu hayatını kaybeden 110 Kürdü saygıyla anıyoruz!
Katliamın 35. yılında katliamın faallerini binlerce kez lanetliyoruz!
Irkçı Baas lideri Saddam’ın emri üzerine adeta Halepçe Soykırımı’nın ön provası niteliğindeki Serdeşt Katliamı’nda savaş uçakları Serdeşt ve çevre köylerine 7 defa kimyasal başlıklı bombalar yağdırır. Saldırıda aralarında çocuk ve kadınların da olduğu 110 sivil yaşamını yitirirken, 8 binden fazla kişi yaralandı.
O günlerde devam eden Irak-İran savaşında emperyalist güçlerce desteklenen zalim Saddam rejimince gerçekleştirilen Serdeşt Katliamı görmezlikten gelinerek, tıpkı Halepçe Soykırımı’nda olduğu gibi, dünyanın sessizliğe gömülmesini bir kez daha kınıyoruz!
Tabun, Sarin ve Soman gazı ile yapılan katliamda, yıllarca kapanmayan yaraları binlerce kişinin mezara kadar taşıdığı ifade ediliyor. Kimyasallardan ötürü yetişkinler arasında kanser vakalarının 4 kat, 14 yaş altındaki çocuklar da ise bu vakaların 12 kat arttığı rapor edildi.
Gerici sömürgeci güçlerin Kürdistan’a saldırıları bitmiş değil. Federal statüye kavuşmuş Kürdistan bölgelerine dönük geri adım attırma, baskı, müdahale ile yeni işgal saldırıları artarak devam ediyor. Kürt gazeteciler tutuklanmakta, insanlarımız sebepsiz dayaktan geçirilirken, elverişsiz koşullardan ötürü tek geçim kaynağı kaçakçılık olan kolberlerimiz ibretlik olsun diye seyre açık bir şekilde idam edilmekte.
Sömürgeci İran rejimi, 13 Mart günü de Erbil’e 12 balistik füzeyle saldırı düzenlenmesini inkâr etmezken, 8 Haziran günü Erbil-Pirmam yoluna patlayıcı yüklü SİHA ile yapılan saldırıyı da açıkça üstlenmişti. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatipzade’ye gazetecilerin “bu saldırıda parmağınız var mı” sorusuna “Yorum yok” diye kısaca yanıt veren Hatipzade “Tehdit kaynağı neresi ise orayı vurmuşuzdur” ifadelerini çekinmeden kullanması Kürdistan siyasi güçlerince önemle dikkate alınmalı.
Kürt siyaseti açısından; halkımızın ulusal kaderini tayin edinceye kadar kalıcı ittifakta buluşma temelinde iç gerilimi ertelemekten ziyade ortadan kaldırma bir tercih değil zorunluluk olmalı! Ulusal özgürlük yolunda Kürt partilerini birbirini dinleyerek, dokunarak ortak ulusal paydalarda buluşmaya çağırıyoruz!