İbrahim Kaypakkaya bize, nerede ve kimin karşısında olursa olsun düzeni değiştirme hedefinde olan bir devrimcinin, siyasi amaçlarını ve görüşlerini hiçbir yerde gizlememeyi, açıklamaktan kaçınmamayı ve düşmana bilgi vermemenin geleneğini miras bıraktı. Bulunduğu ortamda kendisine ne denileceğini dert etmeden “Kürtler de bir ulustur ve kendi kaderlerini belirleme hakları vardır” tespitiyle Kemalist ideolojinin etkisi altındaki soldan koparak yeni bir anlayışın temsilcisi olmuştur.
18 Mayıs 1973’te katledilen İbrahim Kaypakkaya’nın, “Türkiye’de Kürtler de bir ulustur ve kendi kaderlerini belirleme hakları vardır” tespitinden hareketle Türkiye devrimci hareketine eğer enternasyonal dayanışma içinde olacaksanız yüzünüzü çok uzaklara değil, Türkiye’nin Zencileri- Filistinlileri olan Kürtlere dönmelisiniz diyen Haki Karer: Kürdistan halklarının ulusal özgürlüğü yolunda pratiği ile bunu kanıtlayarak 18 Mayıs 1977’de ölümsüzleşti.
Kürdistan halklarının gönlünde taht kuran Haki Karer’i örnek alan ve halkının kimliğinden, kültürel değerlerinden koparılarak sömürgeleştirilmesine son verilmesi için sürdürdükleri mücadele esnasında 12 Eylül faşist cunta tarafından Diyarbakır Cezaevi’nde Kürdistan devrimcilerine yapılan işkencelerin yanı sıra, özel olarak uygulanan “Kürt olduğunuzu söylemeyeceksiniz, kendi tarihinizi, dilinizi inkâr edeceksiniz” şeklindeki eritme politikalarına karşı 18 Mayıs 1982’de bedenlerini tutuşturarak özgürlük meşalelerine dönüştüren Ferhat Kurtay, Necmi Öner, Mahmut Zengin ve Eşref Anyık’ı saygıyla anıyor ve sömürgeci rejimi lanetliyoruz!
Kürdistan halkları; Kürtlerin statü elde etmemesi ve kazanımlarının boşa çıması adına şu an Kürdistan coğrafyasına Türkiye’nin işgal saldırılarını sürdürdüğü gerçek karşısında ve hala “Tam Bağımsız Türkiye” diyenlerin varlığına karşın “Kürtler de bir ulustur ve kendi kaderlerini belirleme hakları vardır” diyen ve bu uğurda ölümsüzleşen İbo, Haki Karer ve dörtleri unutmayacaktır!
18.05.2021
Kürdistan Komünist Partisi – KKP
