25 Kasım, biz kadınlar için savaşa, sömürüye, eşitsizliğe karşı direnişin tarihidir. Dominik Cumhuriyetindeki diktatörlüğe karşı mücadele eden Mirabel Kardeşler’in biz kadınlara bıraktığı mirastır. Dünyadaki tüm kadınların egemen güçle Mirabel Kardeşlerin baskı ve şiddet politikalarına karşı sokaklara çıktığı, mücadele ettiği gündür.
Diktatörlüğe karşı mücadele eden Mirabel Kardeşler’in tecavüz edilerek vahşi bir şekilde katledilmesinin ardından tam 56 yıl geçti. Ancak kadına karşı şiddet azalmadan sürüyor. Kadınlar, hayatlarının hemen her alanında halen şiddete maruz kalıyorlar. Şiddeti uygulayanlar görünürde kocalar, babalar, ağabeyler, sevgililer… Bahaneler ise türlü türlü… Boşanmayı istemek, şort giymek, piercing takmak, izinsiz alışverişe çıkmak… Şiddete uğrama, öldürülme gerekçeleri farklı; ama tüm bunları yaratan neden aynı: Kapitalizm, milliyetçilik ve ataerkillik. Kadına yönelik şiddet, bu üçlü sacayağının sonucudur ve ideolojiktir.
Biz kadınlara yönelik şiddet ve ayrımcılık, yalnızca çevremizdeki erkeklerden gelmiyor. Ekonomik kriz bahanesiyle işten çıkarılan biz kadınlar, eğitimde fırsat eşitsizliği nedeniyle eğitim hakları gasp edilen kadınlar, cinsel taciz ve tecavüze uğrayanlar kadınlar, bu suçu işleyenlerin (devlet eliyle işlenenler de dahil) görmezden gelindiği; hatta bu suçu işleyenlerin ödüllendirildiği bir sistemde öğütülüp duran yine kadınlar…
Ve biz kadınlar, diyoruz ki:
Kirli savaş politikalarınızdan, cinsel istismarı aklayan, çocuk yaşta evlilikleri, tecavüzü meşrulaştıran yasalarınızdan bıktık artık… Hayatımıza kurmaya çalıştığınız cinsiyetçi ablukadan, biat ettirme anlayışınızdan, emeğimizin sömürülmesinden, OHAL yasalarınızdan, erkek egemen, cinsiyetçi siyasetinizden bıktık artık.
Bizleri ve yıllardır sürdürdüğümüz mücadelemizi susturamayacaksınız! KHK’lerinizle örgütlü bulunduğumuz kurumlarımıza, derneklerimize kilit vurabilirsiniz; ancak unutmayın ki sokaklar bizim… Yılmadan direneceğiz ve elbette biz kazanacağız!
