Barzani’nin Diyarbakır’a gelişi üzerine alevlenen tartışmalarda PKK’ye karşı Barzani’yi savunmak, başta Başbakan’ın başdanışmanı Yalçın Akdoğan olmak üzere AKP’lilere düşmez! Kaldı ki Barzani’nin buna ihtiyacı da yoktur.

BARZANİ’NİN GELİŞİNDE ZAMAN-MEKAN İLİŞKİSİ

Kürdistan Federe Hükümeti Başkanı Sn. Mesut Barzani’nin Diyarbakır’a, yani ülkesinin bir diğer parçasının kentine gelmesi kadar doğal bir şey yoktur. Kendisine öncelikle “hoş geldiniz” diyeceğiz. 37 yıldır ülkesinden uzakta sürgünde yaşamak zorunda kalan sanatçımız Şivan Perver’in de Başkan Barzani ile birlikte geliyor olması bir başka olumlu gelişmedir. İnanıyoruz ki Diyarbakır halkı hem Barzani’yi hem de Şivan’ı bağrına basacak, basmalıdır.

Ancak zaman-mekan ve süreç ilişkisi bu ziyarete gölge düşürecek gelişmelere yol açabilir. Çünkü Barzani’nin niyetinden bağımsız olarak mekan-zaman ve süreç ilişkisinin kendisi kimi mesajlar vermeye müsaittir. Çünkü:

*PKK ile KDP arasında gerilimin tırmandığı, Rojava üzerinden bu gerilimin daha da tırmanacağının işaretlerinin çoğaldığı;

*Kürdistan parti ve örgütlerinin, özelde de PKK ile KDP’nin Doğu-Batı eksenindeki farklılaşmalarının derinleştiği (Doğu yani Rusya, İran, Irak ve Suriye, diğer yandan Batı yani ABD, AB, Türkiye);

*AKP’nin de ABD’ye paralel olarak Kürt meselesini bölge düzeyinde KDP üzerinden okumayı sürdürdüğü;

*Hükümet-Öcalan görüşmelerinin ürünü olarak güncelleşen “Çözüm Paketi”nin boş çıktığı;

*Kuzey’de “çözüm süreci” sözde işliyorken, çatışmanın Rojava üzerinden devam ettiği;

*AKP Hükümeti’nin Türk dış politikasını bölgedeki gelişmeler ışığında yeni bir denklem kurabilmek amacıyla revize ettiği koşullarda Diyarbakır’a gelmesi hükümetçe iç siyaset malzemesi olarak kullanılabilir kaygısı var. Mevcut konumu ve geçmişi itibariyle Sn. Barzani’nin böyle bir iç siyaset malzemesi yapılmasına izin verilmemelidir. Verilmemesi için de gerek Barzani ve gerekse Güney Kürdistan Hükümeti’nin çaba harcayacağını umuyor ve bekliyoruz.

Sn. Barzani’nin Diyarbakır’a gelişinin “çözüm süreci”ne olumlu katkı yapması Kürt halkının beklentileri arasındadır. AKP Hükümeti de Barzani’nin Diyarbakır’a gelişini “çözüm sürecine olumlu katkı yapacak” şeklinde halka sunmaya başladı bile. Ancak kendi egemenlik sahasında halen Kürdün anadilde eğitimine bile yanaşmayan iktidar partisi Başbakanı’na bu gezinin iç siyaset malzemesi olarak kullanması fırsatının verilmemesi gerektiğine inanıyoruz. Çünkü Başkan Barzani’nin içi boş olan “çözüm” sürecinin “destekçisi” konumuna düşürülmesi Kürt ulusal demokratik hareketindeki sıkıntılara yeni sıkıntılar ekleyebilir, Doğu-Batı yarılmasını derinleştirebilir. Sıkça belirttik; Kürtler karşıt eksenlerde ayrışmış olmayı aşamazlarsa 21. yüzyılı lehlerine değerlendiremezler. İran ile Türkiye’nin, Kürt siyasetinin bölgedeki farklılaşmalara paralel iç ayrışmaya uğraması için çok aktif çalıştıkları görülmektedir. Ve önemelisi; Kürt siyasetinin İran ile Türkiye arasında bölünmesi yeni değil, çok eskilere dayanır. Bölündükleri günden beri de Kürtlerin gün yüzü görmediklerini belirtelim.

Başkan Barzani dün Diyarbakır’daki Newroz kutlaması davetine hangi kaygılarla gelmediyse, en azından benzer kaygılarla AKP Hükümeti’nin çağrısına da “evet” dememeliydi. Ancak “evet” demiş gözüküyor. Dileriz ki ziyaretinde vereceği mesajlarla mevcut endişeleri giderir.

Ayrıca, Barzani’nin Diyarbakır’a gelişi üzerine alevlenen tartışmalarda PKK’ye karşı Barzani’yi savunmak, başta Başbakan’ın başdanışmanı Yalçın Akdoğan olmak üzere AKP’lilere düşmez! Kaldı ki Barzani’nin buna ihtiyacı da yoktur.  13.11.2013

 

Sinan Çiftyürek

Özgürlük ve Sosyalizm Partisi (ÖSP)

 

Genel Başkanı

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir