1 Eylül 2013 Dünya Barış Günü’nü, başta İslam ülkeleri olmak üzere dünya da onlarca ülke savaşla karşılıyor!

Süren savaşların ezici çoğunluğu, sömüren ile sömürülenin, ezen ile ezilenin arasındaki zorunlu savaşlar değil! Çoğu, gerek emperyalist merkezlerin, gerekse bölgesel devletlerin, küresel ve bölgesel kirli çıkar hesapları gereğince doğrudan taraf oldukları ya da kışkırtarak dolaylı rol oynadıkları savaşlardır.

1 Eylül Dünya Barış Günü dolaysıyla bu yıl da herkes barış mesajı yayınlayacak. Ve herkes nasıl da “barıştan yana” olduğunu açıklayacak! Dünya’da gerçek kalıcı barış isteyenlerin yanı sıra barışı katledenler de “barış” diyecekler!

Her defasında dünyayı kana bulayarak barışın canına okuyan emperyalist devletlerin hükümet ve parti yetkilileri, belki de en çok onlar nasıl da “barış savunucuları” olduklarını açıklayacaklar. Dünyayı bir kaç kez yok edecek nükleer silahları üretirken ve önemlisi dünya ülkelerini silahlandırırken tüm bunları nasıl da “dünya barışı için” yaptıklarını herkesin gözünün içine baka baka açıklayacaklardır!

Kürt halkını, halkları, halklarını kitle imha silahlarıyla katleden Türkiye, İran gibi bölgesel devletlerin yetkilileri de benzer söylemlerle; “bölge barışı için ordumuzun güçlü olması lazım”. “bölge barışının teminatının kendilerinin güçlü silahlara sahip olmasından geçtiğini” propaganda ediyorlar, edeceklerdir.

Bölgemizde halkımızın bir parçasının da yaşadığı Suriye iki yılı aşkın süredir iç savaşı yaşarken şimdi de sözde “insan hakları, demokrasi” adına emperyalist Batının “cezalandırma” tehdidi altında. Kürt ve Arap halkı da dahil halkları katletmekle sicili kirli olan Suriye BAAS rejimi yıkılmayı defalarca hak etmiştir. Ancak bu yıkımı, “insan hakları, demokrasi” perdesi altında esas bölge enerji kaynaklarının paylaşımı peşinde koşanlarca değil, gerçek barışın dinamikleri olan halklarca gerçekleştirilmesi hedefimiz olmalıdır.

Kürt halkı ve siyasal dinamikleri barışçıl demokratik çözüm diyor!

Kürt halkı yüz yılı aşkındır ulusal özgürlüğü uğruna savaşıyor. Silahlı mücadele kendi tercihi değil, sömürgeci rejimlerce kendisine dayatılan bir seçenek haline getirtildi. Kürt Ulusal Kongre çalışmalarının sürdürüldüğü bu günlerde ulusal demokratik güçler daha güçlü ve ortaklaşmış bir tutumla, Kürt/Kürdistan meselesinin barışçıl demokratik çözümünü öne çıkarıyorlar. Bu tutum doğrudur, desteklenmelidir.

Barışı, öncelikle barışın canına okuyan emperyalist ve gerici güçlerin elinden kurtarabilirsek dünyaya kalıcı barış gelebilir!

Halkımızın barışçıl ve özgür demokratik çözüm mücadelesine omuz verelim!

Rojava’da baskı altındaki halkımızla dayanışmayı geliştirelim. (31-08-2013)

 

Sinan Çiftyürek

Özgürlük ve Sosyalizm Partisi

Genel Başkanı

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir