8 Mart, biz kadınların yüzyılı aşkın bir süredir devam eden ve hep devam edecek olan isyan, direniş ve dayanışma günüdür!

8 Mart; emeğimize, bedenimize, kimliğimize, dilimize sahip çıktığımız, tepkisizliği, boyun eğmeyi kırmak için, örgütlenmek için el ele verdiğimiz gündür!

8 Mart; biz kadınların emeğimiz, yaratıcılığımız, bedenimiz ve kimliğimizin üzerindeki şiddete, baskıya ve yüzyıllardır süren sömürüye karşı eşitlik, özgürlük ve adalet için sürdürdüğümüz isyan ateşini yaktığımız gündür!

Bu isyan ateşinin yakıldığı 8 Mart 1857 tarihinin üzerinden tam 161 yıl geçti. Bizler, 2018 8 Mart’ına her türlü demokratik hak ve hukuk mücadelesinin askıya alındığı, faşizan uygulamalarla, gözaltı ve tutuklamalarla toplumsal muhalefetin susturulmaya çalışıldığı, ırkçı söylemlerin ve savaş çığırtkanlığının yükseldiği bir dönemde uyanıyoruz. Ve biz kadınlar; evde, işte, sokakta, hayatın her alanında daha fazla ayrımcılığa uğruyoruz.

Kapitalizm ve bugün geldiği aşama olan neo liberal politikaların uygulayıcısı AKP iktidarı; bir yandan mahallelerimizde, köylerimizde, kentlerimizde, her türlü doğal ve kamusal alanımızda kısacası tüm yaşam alanlarımızda talan ve yağma politikalarını sürdürürken bir yandan da ataerkil sistemin kadının emeği, bedeni, kimliği ve aklı üzerinde kurduğu şiddet ve sömürüyü her geçen gün yeniden yeniden üretiyor. Kadınların sosyal yaşamdaki yerini doğurganlığı üzerinden tarif eden AKP, tam da kendi iktidarını korumak için cepheye süreceği yoksul çocuklarını yetiştirecek kadınlar yaratmak istiyor.

Çıkarmış olduğu torba yasalarla kadın emeğini esnek çalışma ile daha da değersizleştiren ve güvencesiz çalışmanın önünü açan iktidar;  kadın düşmanı politikaların üreticisi olmaya devam ediyor. Kadını toplumsal yaşamın dışına itmeye çalışan cinsiyetçi pembe otobüs uygulamalarını din sosuyla sunarken, yine aynı zihniyetini kendisine bağlı Diyanet İsleri Başkanlığı eliyle çıkarttığı, kız çocuklarının şiddete, taciz ve tecavüze uğramasının önünü açacak fetvalarla uygulamaya çalışıyor. Tüm bunların elbette toplumda bir karşılığı da oluyor. Kadına yönelik şiddet azalmıyor, tam tersine giderek artıyor. Çocuklara yönelik istismar vakaları tüyler ürpertici boyutlara varıyor. Kadın cinayetlerinin ardı arkası kesilmiyor. Erkek egemen kapitalist düzen ise bu suçları işleyenlere “iyi hal” “tahrik” indirimi uyguluyor. Çünkü bu düzen tacizi, istismarı, tecavüzü ve cinayeti engellemek yerine kadınları tecavüzcüsüyle evlendirerek onları affetmek istiyor. Bunun için yasa tasarıları hazırlamaktan geri durmuyor.

Bu coğrafyada kadınların yaşadığı şiddet, baskı ve sömürüyü Kürt kadınları daha katmerli bir şekilde yaşıyor. Dili, kimliği inkar edilen Kürt kadınları, Kürdistan’da bitmek bilmeyen savaşın ortaya çıkardığı ölüm, yoksulluk ve göçün etkilerini en yakıcı şekilde yaşamlarında hissediyor. Savaş kadınları yalnızca öldürmüyor. Bir de üstüne üstlük öldürdüğü kadınların bedenini sokak ortalarında sergileyerek teşhir ediyor. Ve bunun üzerinden Kürt kadınını aşağılıyor, tehdit ediyor. Ancak Kürdistanlı kadınlar, yaşadıkları tüm acılara ve travmalara rağmen isyan ve mücadele ruhunu yitirmiyor ve yitirmeyecektir. Dün olduğu gibi bugün de grevlerde, direnişlerde, hem ulusal hem de sınıf mücadelesinde en ön saflarda bulunmaya devam edecektir.

Bizler ÖSP’li kadınlar olarak;

Kapitalist erkek egemen düzenin üzerimizde yarattığı karanlığı parçalamaya kararlıyız.

Tüm kadınları;

Şiddete, eşitsizliğe, her türlü kadın düşmanı olan politikaların üreticisi olan iktidara karşı,

Mevcut yasaları ve altına imza attığı İstanbul Sözleşmesini uygulamayarak tecavüzcülere ve katillere, çocuklarımızı istismar eden sapıklara ceza indirimi yapanlara karşı,

Emeğimizi, bedenimizi, sömüren; kimliğimizi baskılayan kapitalist erkek egemen düzene karşı,

Savaş politikalarına, milliyetçi ve ırkçı söylemlere karşı,

LGBTİ bireylerin insanca yaşayabilecekleri bir dünyayı onlara çok gören zihniyete karşı,

Yaşam hakkımızı savunmak için,

Yaşamımızla ilgili kendi kararlarımızı verebilmek için,

Vahşice dövülen, taciz ve tecavüze uğrayan, öldürülen arkadaşlarımız için,

Çocuklarımızın  daha güzel bir dünyada hak ettikleri gibi yaşayabilmeleri için,

Barış için,

8 MART’ta meydanlara çağırıyoruz!

Yaşasın 8 MART!

Yaşasın Kadın Dayanışması!

Yaşasın Sosyalizm!

 

 ÖSP’li Kadınlar

 

 

 

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir